1
- Şehirde sen hazırlığı var.
-
Ne gibi?
-
Bembeyaz bir halı serilmiş yere, sen teşrif edeceksin diye!
-
Kar mı yağıyor?
-
Evet, yeni başladı.
-
Edebi sanat mı yapıyorsun sen bana 'Bembeyaz bir halı yere serilmiş!' diyerek?
-
Serde edebiyatçılık var, sende de sanat için elzem olan güzellik var!
-Eeeeeee!
-
Gerisi güllük gülistanlık işte! Edebi sanatlık... Seni de sevinir sandık!
-
Hımmmm!
-
Biliyor musun?
-Neyi?
-
Dört mevsim sana hazırlanır bu şehir ve bu adam!
-
Nasıl?
-
İlkbaharda yemyeşil olur gezdiğin yollar, çiçeklenir dokunduğun dallar. Kağıda
çizdiğin kelebekler kanatlanır, kağıttan yaptığın kuşlar cıvıldaşır, gemiler yüzer ve sular şerbete döner. Sırf sen geleceksin diye tabiat canlanır, her şey ayaklanır.
-
Tablo gibi söylediğin her şey! Kulağa melodi gibi geliyor. Birazcık abartmıyor musun acaba? Bu kadar değilim diye düşünmeden edemiyorum.
-
Yazın olgunlaşır aşkınla her güzellik, demini bulur. Deniz durulur, semaya
masmavi bir örtü kurulur. Pırıl pırıl
bir güneş, börtü böcek, çoluk çocuk cümle mevcudat sana hazır olur. Mübalağa bir şeyi olduğundan az ya da fazla göstermektir. Anlayacağın mübalağa dahi senin güzelliğini anlatmaya kafi gelmiyor.
-
Şiir gibi!
- Hazanda ise yoluna sapsarı halılar serilir, incinmesin diye ayakların bahçede. Pul pul altınlar saçılır gezdiğin ağaçların altında başına, sanırsın düğün var! Baki ifadesiyle 'Her yâneden ayağına altun akup gelür' sanki!
- Başka, beni bu kadar şımartırsan yazacak bir şey bulmazsın sonra, uyarmadı deme sakın!
- Bende de sen hazırlığı var! Üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci gibi sana yönelik çalışmam var. Ders progamım sana göre, testlerim, denemelerim...
-
Nasıl bir hazırlık ki bu? Yoksa beni mi kazanacaksın! Puanım yüksektir bilesin!
-Sen birinciliğim var!
- Öyle mi, kontenjandan gireceksin kalbime.
- Kar yağıyor şehre ve yoksan eğer bende kahır yağıyor sulu sepken!
- Yapma böyle ama! Uzağım diye hatırlatma...
-
Yağsana bana kar gibi, başımdan aşağı beyaza bürünsün canım! Kapansın aşkım
başkasına, tatil olsun herkese, tek sana açık olsun canım! Kar yağıyor lapa lapa, gidiyorum hüznü kapa kapa. Grip gibi bu hüzün; yayılıyor çabukça, çoğalıyor
hızlıca. Baksana bana, kar ne de güzel yağıyor şehre. Her taraf bembeyaz kesilmiş ama içim zift! Tezat
içindeyim karla hüzün karışık! Kar yağıyor usul usul, tane tane, mevsimin
gereğidir. Saçlarıma da karlar yağmış tel tel, çile çektiğimin resmidir.
- Usulca bekle, cemre gibi düşeceğim ömrüne!
- Önce kalbe düş, sonra akla, sonra da tene! İnanayım geldiğine. Yeşereyim umuda, varayım mutluluğa, kavuşayım sana, alabildiğine doyayım aşkına.
- Olur, bekle!