eskimiş vakitlerin gurbetiydi an
bir yelkenliyle sızdın talanlanmış sularıma
vakit kızıl bir gün artığıydı
gece gibi saçlarınla gülümsedin içimin atlasına
köstekli andı yüzündeki coşkular
içsel bir travma gibi sokuldun yanı başıma
dudağın Leyla, bakışların Aslıydı
dumur yakışlarının kapsülleriyle aktın ruhuma


hangi selin artığıydı
hangi toprak testilere sürmüştü yangın vakitlerini
yorgun hazanların öldüren sessizliğiyle
salıvermişti gönlünün sakilerini
devasız dertlerin muzdaribiydi sanki
aşka dair resimler onu gösterirdi
tabipler derman yazardı bir gülüşüne
biçare öpüşüyle yürekleri eritirdi


tutunarak engelli yüreğime
çıplak ayaklarıyla yürüdü bulutlu göğsümde
bütün yudumlar aşka tutkundu
soyundu sevda yaylı bir yatağın döşünde
dilinin biçare yalnızlığıydı sesi
ninnili bir edayla salladı beşiğimi göğsünde
yudumlara bölündü denizler
şarkılar bedenimizi okşuyordu kifayetsizce


güneşe serdik biz aşkın yorganını
kapattık mevsimlerin tunç kapısını
gül ateşin yoldaşıymış
ben sana Mecnun, Ferhat olup delerim dağını
suyun akışıyla tohumlanır sevda
geçeriz bir gün mutluluğun çağını
söz dinlemez coşku
gün gelir deleriz biz de yalnızlığın asi yasağını


gücün yeter mi
asırlardır dilimize dolanan aşkın bağını çözmeye !
yanar en gizlimizde harlı bir ateş
umarsızlık neden mi sevmemeye !
aynalar yalan söyler
tenindeki şıralar sebeptir gülüm delirmeye
korkar yüreğim yüreğinden
dokunmasız aşk betermiş hep sineye

 

Selahattin Yetgin

( Suyun Akışıyla Tohumlanır Sevda başlıklı yazı S. Yetgin tarafından 15.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.