Tersine akmayı dileyen nehirler soylu hesaplaşmalarla yol arıyor kendine
Suya eğilen ağaç dalları hüzzam okşayışların vurgun özünü biriktirirken
Her mavi hoyrat bir özlemin yorgun yelkenlerini çağırıyor ah bedenine
Titriyor su, sessiz düşünüşlerin tükenmiş soluklarını gövdesine çekerken.


Oysa endişeli bekleyişlerin kavuşma mevsimlerinde yırtılınca yelkenler
Yürek gönlünün sesini dinler, sitemkâr düşünüşlerin odalarına gün girer
Her üşümüşlük mevsimden değildir, dağlara sevdanın güneşi erken düşer
Aşkın anlamını dünde arama, göğsündeki o asil yara asırlardır orada kanar.


Çözümsüz tükenişler doldurup her şölende yaşam kadehine içersin acıları
Dudaklarındaki sevginin türküsüdür, karıştırma tabağına sakın sancıları
Her mum kendi dibini aydınlatır, sessiz düşünüşlerle ışıt kör karanlığını
Kutuplar bile erimekte bak, saklayamadı gövdesinde doğanın sırlarını.


Bundan böyle sevinçler ek toprağına, coşkuların ırmağında yıka yüzünü
Akıt yüreğindeki asılsız zehirleri, yedi iklim derinlere göm sen hüznünü
Sök at içindeki anlamsız soruları, pusulasız da olsan bulacaksın yönünü
Kendi masalının kahramanı ol haydi, yeter ki izle yaşamın izdüşümünü.

Selahattin Yetgin

( Akıt Yüreğindeki Asılsız Zehirleri başlıklı yazı S. Yetgin tarafından 17.11.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.