1
Benim
güzel bir evim vardı
İçinde
bir yığın saksı ve iştahlıydılar
Üstümüz
kuru soğan ve sumak içre
Tedirgin
bir dokunuşla yağmurun
Tek
bir ay bile üşümemişti gece
Yalındı
davranış, tutumu rüzgârın
Eskidi
mi, kol ve ayakların üstü
Nasır
gibi yoğunca kaybolurdu…
Zor
harp günleriydi, zor günlerdi
Dilenci
hep aynı sokakta duruyordu
Kitaplar
evlerine ağır adım ilerleyip
Yağmur
yağınca sokağa dökülüyordu
Zaman,
akmakta ısrarlı ve inat
Tan
yeri belirginleşince her gün, orada
Zengin bir arabayla uzaklaştılar
Dinlemekten
başka ifadeyi her gün
Elbet
sadeleşecekti tereddüt, biçimsiz
Hâlâ
avuçların tatsız, tuzu biberi
Saçmadan
geçiyorduk seninle biz, ne
Nasılsa
kurur gün, günbegün
Çay
demleriz, güneşe karşı ilk
Sonra
uykumuz gelir peşin sıra
Tedirgin mi tedirgin…