Dökülseydim sana, yağmur saçakları çürütürdü

Yanık ve isli bacaların eski kalburu olurdu vakit

Döküldükçe içime, mağrur ekseni çalardı saatlerin

Damlalarla savrulurdum kâinatın en paslı yerlerine

Sana dökülmek, nehirlerin izdüşümünü takip ederek

Savrulmaktı kıyım bir şafakta, yoksul bir meridyene

Dağları aşıp, kendinden taşarak yol aramak izbelerde

Varlığını düşünmektir sana dökülmek aşk bakışlı yar

Adının miracına tutunarak iklimlerle  çoğalmaktır....

 

Seni beklemek, gelecek ile bugünün köprülerini aşmak

Bir düşün içinde hoyratça yuvarlanmaktır, çocuklar gibi

Aramak ellerini üşümüşken, bir bardaktan sular içmek

Gülümsemek olur olmaz şeylere, tüm insanlara gülmek

Aramak seni, çocukların düşler emdiği tahta beşiklerde

Takıp takıştırmak, sesli düşünüşlerle sevdiğimi söylemek

Seni beklemek, karışmak ansızın umarsız bir sessizliğe…

 

Cennetin öte yüzünde beklemektir aşk, hep seni düşünerek

Bütün hayallerin tamama erdiği, düşlerin kırlarda çiçek açtığı

Rüzgârın kötülükleri alıp götürdüğü, aynaların bize gülümsediği

Mavi denizlerdeki bütün gemilerin aynı anda aşka yelken açtığı

Fikirlerin hep aynı olduğu ve kötülüklerin hiç olmamış sayıldığı

Batmış gemilerin yüzeye çıkarak, acıların asla yaşanmayacağı

Umutların papatya yapraklarından çıkarak ruhlarımızı okşadığı…

 

Selahattin YETGİN
( Seni Beklerken Üşürdü Vakit başlıklı yazı S. Yetgin tarafından 17.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.