Selamı sabah kesmişti herkesle. Uğraşmıyordu hiçbir şeyle. Yaşıyordu yaşamıyordu hak getire… İçten içe ağlıyordu, yüreğini dağlıyordu habire.

Nerede akşam orada sabah takılıyordu öylesine. Başka kimsesi yoktu kalbinde, bir tek o eşsiz nadide tek taş pırlantası vardı yüreğine takılan ve asla çıkartılmayacak olan.

Davasıydı uğruna mücadele ettiği, havasıydı kendisine değer kattığı, yaşamına lezzet olan, varlığına elzem… Uçup gitmişti bir kuş gibi avuçlarında, gözlerinde yitip gitmişti bir çizgi gibi.

            Başıboştu bugün, yılkı atı gibiydi kalp sahrasında. Kalbi de boştu, midesi de… Yemeden içmeden de kesilmişti. Sevmeden sevilmeden de…

“Bir adam göz göre göre nasıl eridi?” sorusuna yaşayan en iyi örnekti. Demir atmıştı yalnızlığa, kök salmıştı tekliğe. Kim çıkmıştı çokluğa? Esenliğe kim demir atmıştı. Umurunda değildi açan çiçek, öten kuş, koşan çocuk, gülen kadın, ağlayan adam, yağan yağmur, esen yel! Hepsini boşa almıştı.

Odasına girerdi çıkmazdı hiç; kaç gün kaç gece kaldığını bilmezdi. Ondan önce böyle değildi. Ondan sonra böyle oldu. Saçı sakalı iç içeydi, yüzü gözü şişti. Onunkisi olacak iş değildi.

Bir insan şehrin ortasında yalnızlığa mahkûm olur muydu? O mahkûmdu. Bir insan bu kadar mı harap olurdu? O haraptı.

Ona bir şiirin dizesinde rastlamıştı. Şiir gibi güzeldi ve onun için özeldi. Ritmiydi kalbinin, ahengiydi ömrünün. Çelengiydi aşkının, melodisiydi gönlünün. Nuruydu gözünün.

Kalmaz hiçbir şey, durmaz hiçbir kimse! Su akar, ateş yakar, rüzgâr eser ve toprak örterdi her şeyi ve herkesi.  Yüreğinde ela bir yalnızlığın izleri vardı. Derin mi derin bir boşluk… Dolmazdı onun yeri yoktu çünkü başka bir tanesi…  Yoktu ömrüne heyecan katan, tadı olan, rengi…

Ah be ela sözlüm yeşil gözlüm bela oldu yokluğun! Sana gelmek isterken sende ölmek isterken… Sende kaldı gözlerim. Sende kaldı hislerim.

Göğe kaçan bir uçurtma gibiyim, sana kaçtım.

Okyanusa düşen bir çakıl taşı gibiyim, sana düştüm.

Sen değer katanım, kalbimin aşk faizi…

Sevda enflasyonum…

Sensizlik tavan yapmış ben ne yapayım şimdi? Deflasyonlardayım, alt üst olmuş kalp istatistiklerim. Sensizliği gösteriyor her şey, eksilerdeyim, sensizliklerdeyim, yerdeyim. Bu kötü gidişe müdahale edenim yok, bu kötü gidişata dur diyenim yok.

Kimler kazanıyor biz kaybederken!

Kimler gülüyor biz ağlarken!

Bu tezat, resmi duygularımızın…

Bu mezat, satışa çıkarıldığının ispatı aşkımızın!

Sen varken her şey mükemmeldi. Hüznüm bile değerliydi, gözyaşlarım inciydi.

Sen yokken her şey rezildi. Gülüşüm bile iğrençti, sözyaşlarım kirliydi.

( Kimler Gülüyor Biz Ağlarken! başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 26.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.