“Aynı gramafondaki kırık kemikler

Hep aynı eski şarkıyı söyler/

Ben kimim…”

 

Sihirli numara görünmez

Ucu sönük ciğaralara

Kilit vurur anahtar

Ucuzdur bazen/

Bazen aşk yoktur

Olması varsıl

Hikâyelere dayanır

 

Sönen alevlerin

Mum ışığıdır hayat

Gün ertesi larvaların

Mevcudiyetinde sonlanır

 

Salaga yatan

Embesillerin zulmü

Direncine ot tıkanan ömür

Gözleri yalı görsün ölüler

Son nefesleri et görsün

Bir tantana cıngırtısında

Ses görsün söz ölsün

 

İğde dallarına tutunsun ahlar

Acılar kat patiskadan

Yürekler sırma şal

Keyifsiz güllere

Gün gelsin/

Güneş versin

Kışa ayan sözünü

 

Çalı çırpılar toplansın

Yürek ayinlerine

Çalan çırpanlar değil

 

İki sözün beli tutturulsun

Yüz ataçlarıyla

Hükümsüz sözler

Darağaçlarında sürünsün

Sevmek eksik kalmasın

Aşka aç bedenlerde

 

Hiçlik tarlalarında

Tohuma düşsün sanat

Güne bakanlar al al olsun

Utancından…

 

Utansın hiçliğin sözü

Tutulmasa da…

 

 

 

( Hiçlikte Hiç başlıklı yazı prens tarafından 10/18/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.