ŞEYTANIN SİSTEMİ
Kuran ahlakından uzak olan insanlar hayatlarını cahiliye toplumunun kurallarına
göre yaşarlar. Bu yaşam tarzına öylesine kapılırlar ki, içinde bulundukları şeytani
sistemin verdiği zararın farkına bile varamazlar.
Bu
tür insanlar çocukluklarından itibaren kendilerine empoze edilen ortak bir
karaktere bürünürler. Olaylara bakış açıları, verdikleri tepkiler, konuşma tarzları, espiri anlayışları hemen hemen birbirinin
aynıdır. Toplumda kabul gören fikirlere, siyasi görüşlere ya da akımlara,
sırf kabul edilebilmek adına kolaylıkla
kapılıp, aslında ne olduğunu bilmediği fikirleri savunur hale gelirler.
Çoğunluğa uyma psikolojisiyle hareket eden bu insanlar farkında olmadan
şeytanın tuzağına düşerler. Çoğunluğun kabul ettiği herşeyin doğru olduğuna
inanarak, düşünmeye ve akletmeye gerek duymazlar ve kolaylıkla istenilen yere
çekilebilir hale gelirler. Böylece şeytan amacına ulaşır ve sistemi çok daha
rahat işler. Allah Kuran'da çoğunluğa uyanlarla ilgili olarak şöyle
bildirmiştir: '' Yeryüzünde olanların
çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar
ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.'' (En'am
Suresi, 116)
Şeytanın
sistemini yaşam tarzı haline getiren insanlar birbirlerini güzel ahlaklarına
göre değil sahip oldukları mala mülke göre değerlendirir ve ilişkilerini de bu
kriterlere göre belirlerler. Çoğunun en büyük amacı zengin olup dünyaya yönelik
çıkarlar elde etmektir. Bunun için her türlü oyunu oynarlar. Saf gibi
görünürler ancak son derece uyanıktırlar. Altınlarını ve paralarını kenara
yığarlar, başkalarının içinde
bulunduğu zor durumla ilgilenmezler. Kendilerinden çıkar elde edilmesine
asla izin vermezler. Dindar gibi görünerek insanların manevi duygularından
istifade etmeye çalışırlar. Merhametleri yoktur; yaptıkları ticaretten dolayı
insanların zorda kalmasını önemsemezler. Bencil ve menfaatçidirler. Bütün bu
olumsuz özellikleri insanlara telkin eden şeytanın sistemidir. Ancak şeytan
sadece bu kadarla kalmaz, insanları Allah'ın yolundan alıkoymak için her türlü
oyunu oynar.
İnsanlarda
bulunan kendini savunma, haklı çıkma çabası da yine şeytanın bir telkinidir.
Kendisinin de haksızlığa uğradığını düşünen şeytan, bu iddia ile Allah'ın
emrine itaatsizlik etmiştir. Kuran'da şeytanın bu durumu şöyle
bildirilmektedir:
"Andolsun,
Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere:
"Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler;
o, secde edenlerden olmadı. (Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde
etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım;
beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." (Allah:) "Öyleyse
ordan in, orda büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen,
küçük düşenlerdensin." (Araf Suresi, 11-13)
Sisteme
mensup bazı insanlar ise temelde son derece canlı, dışa dönük, neşeli insanlar
oldukları halde şeytanın gösterdiği yöntemlerle soğuk, içine kapalı, hiçbir
şeyden zevk almayan, yaşama sevincini yitirmiş, mutsuz bir insan görüntüsüne
bürünürler. Cansız bakışları ve yorgun halleri ile çevrelerindeki insanlara
birtakım mesajlar vermeye çalışırlar. Dikkat çekip, huzursuzluklarını belli
etmeye ve bu huzursuzluklarıyla çevrelerindeki insanları da tedirgin etmeye
çalışırlar. İnsanlara karşı kasıtlı olarak ters ve soğuk bir tavır içerisine
girerler. Sevgilerini göstermekten kaçınırlar. Ancak bu tür davranışlar
sergileyerek aslında kendilerine zulmederler. Kuran'da "Şüphesiz Allah,
insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine
zulmediyorlar." (Yunus Suresi, 44) ayetiyle hatırlatıldığı gibi bu
durumun sorumlusu insanın kendisidir.
Şeytanın
etkisindeki bu tür insanların ilgi çekebilmek için başvurdukları yöntemlerden
biri de kendilerini esrarengiz göstermeye çalışmalarıdır. Bunun için de durgun
ve sessiz bir karaktere bürünürler. Bu yolla insanlar üzerinde merak
uyandırmaya çalışırlar. Kendilerini olduklarından daha farklı göstererek gerçek
yapılarını gizlerler. Gizemli olmanın kendilerini farklı kılacağını düşünürler.
Ancak gözardı ettikleri önemli bir gerçek vardır; kimse uzun süre, olduğundan daha farklı bir karakteri canlandıramaz.
İnsanın gerçek karakterini gizlemesi ve şeytani oyunlar oynayarak insanları
yanıltmaya çalışması sistemin bir parçası olduğunun kanıtıdır.
Hayatlarını bu tür basit oyunlarla geçiren insanlar, aradıkları mutluluğu ve
huzuru asla yakalayamazlar. Yalnız Allah'a kul olmak varken sistemin ve
dolayısıyla şeytanın kölesi olurlar. Güçlü bir imana sahip olan insanlar ise,
bu oyunların şeytanın telkinleri olduğunu bilir ve böyle bir durumla
karşılaştıklarında hemen Allah'a sığınırlar. En güzel ahlakı sergileyerek
sadece Allah'ı razı etmeye çalışırlar.
(Allah'tan)
Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı
zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (Araf Suresi,
201)
Şeytanın
sinsi oyunlarına karşı her zaman uyanık olmak ve Allah'ın dosdoğru yolundan
sapmamak dileğiyle...