Küle döküldüğüm günden beri ateşi özler oldum
Örülse fırtına saçlarıma harf harf sana eserim
Suyun göğsüme çekildiği andır
Saksılar çürük
Büyütmüyor mutluluk çiçeklerini
Saatler ölüm ç/alıyor
Paslı jiletle kanıyor artık bileklerim
Hangi arabesk şarkıyı dinlesem orman büyüyor gözlerim
Meneviş bakışlı bebekler büyüyor güneşin gebe kaldığı gurup vaktinde
Hayata siyah bir karanfil bırak ruhum
Üzerime kar boran yağsın
Değsin zincirlerine mahpusluğmun kırağı
Ben sadece tutsaklığa üşüyorum
Değişen mevsimden bana ne...
Ömrüme kırağı yağıyor,
Üzerime örtündüğüm gözlerinde ısınıyorum
Hani ellerimi nereye sakladığımı çözemediğim utangaçlığım üzerimde yine
Sen çok iyi bilirsin
Düşünmeden- düşünemeden..
‘’Antika acılarımı çözecek tek şey yağlı bir kurşunun insafı. Derin bir muammanın beni soluksuz bırakırcasına bir kırbacın sırtıma bıraktığı esir yaraların iyileşmemesi misal..’’
Gökyüzü bu gün sen kokuyor
Hiç bir meteroljik tahmin söylemedi seni oysa
Sen olmıyacaktın her kar yağışında
Ya da
Her yağmur damlasında
Silim mısralar düşmüştü ardına
Sen olmamalıydın
Bu koca ve viran şehrimde
Umut bir yudum sendin
Ben senden ibaret
Erir avuç ayamda
Senden kalan son sıcaklık
Üşüsem
Belki alırım
En karaborsadan bir tadım gülümseme
Kahır sofralarıma sen çöreklenirsin
Acısı boğazımda
Huma kuşu ötüşü
Ve feryat içinde yuvasızlığım
Senden
Küle döküldüğüm günden beri aşk harını özler oldum
Erir cigara tabağımdaki son tütün
Hani dumanlansam
Sen son yudumunda
Kurtulsam
Sen içimlerden
-------NURETTİN ÖNDER