“-haklısın bilader”
“-ne zaman bi adam görsem
saçı sakalı ağarmış
rahmetlik babam gelir aklıma
aç kalıp doyuran
giymeyip giydiren
ulaşamadığı yere
bizi ulaştırmaya çalışan”
….
“-aman oğlum, koca köyde
bir seni kucakladı devlet,
okuluna dikkat et! ,
öğretmenleriyin sözünden çıkma!
güp-güzel okuluna git-gel! ,
sıkı çalış!, iyi gayret et
görüyorsun işte reşberin halini
önünde başka fırsat yok!, ona göre
kurtul!! daha ne diyeyim ki
gerisini kendin hesap et”
..
“-dedeyin tarlaları bizi ancak idare ediyo(r),
yarın halaların beldi[1] miydi,
bana kalanı da siz, dörde bel(e)ce(ksi)niz..
ben bildim bileli bu gadak işdee
köyün tarlaları böyüyecek deği(l)..
dedeyin tarlasından kaş dölüm düşceg senikinnere
benim aklım kıt erer daha ötesine
dök-düşün.. ne yanı kolayına gelirse”
….
“-gurtul!
senin gurtulman demek,
geride kalanlarıyın,
kardeşleriyin
biraz soluk alması demek,
onların, onların değilise bile
onlardan sonra gelenlerin
çıkış yolu demek,
yüzümüzün ağarması demek..
iki ğün sonura evermeye kalksam
ne yüzle kız isteycez konu-komşudan
amma tahsil gibi var mı
herkeş eliynen getirir kızını
oku da şişineyin kaz gibi
Allah mahçupetmesin gayri
ele-güne
…
olmadı ağalarda sürü çok
ömür boyu didin dur davar peşinde
el kapılarına kul ol! işin yoğusa
benden beter,
sonura demedi deme,
fırsat bu fırsat
sonra kaçan balık büyük olur
el yutar sen yutkunursun,
dünyanın ahvali bu! ”
ooof! ! off! f
okuduk da ne oldu…
birde varısa
her zaman tembih ederdi
“-hiş bi hızmat uçu(n) elin gapısına getmen
emme kapnıza geleni de asla geri çevişrmen
olur ki başga bi umut edecek yeri yoktur..
umut etme, emme
umut ol, gapına gelene
takglıyı boban
yağlıklıyı anan belle
olur ya
sen hızmat görmezsen
anan-boban da hızmata mu(h)taş olabili
isdeyiciye verme
emme kapına geleni boş çevirme