Yüzünü sığmayan
hayallerime çizdim.
Seni incitmeden.
İlk adımlarını
göremediğim,
Rüyalarımda sakladım
usulca.
Gülücüklerini özledim.
Gamzeli yanaklarına, düşen
buse mi aradım.
Ayrılık çekerken;
Temmuz ayının kavurucu
sıcağında,
Acımasızca horlanıp
Alırlarken kucağımdan
seni,
Kopartılan çiçeğimin
tohumları,
Düştü yüreğe.
Belki...
Yeniden yeşerirsin diye,
Sakladığım gözyaşlarımın,
Penceresinden serptim arka
bahçeye
Hasretle bekledim.
Bir gün; çalarsın kapımı,
Avucunda getirirsin
umutlarımı.
Yumuk, yumuk, ellerini
öperek
Pembe gül yanaklarını
Koklamak istedim.
Duyamadım dudaklarının
arasından,
Anne dediğini,
Ağzının kenarına bulaşan,
Ak sütümün iki damlasıyla,
Koparttılar seni benden.
Sorma!
Unuttum mu?
ASLA!
Sen de duymadın yavrum,
diye seslenişimi
Kaldırım taşlı sokak
arasında,
Misket oynarken sen yavrum.
Köşe kapmaca oynayan,
Çocukların arasında aradım
seni
Koşar gelirsin diye,
Seyrettim habersizce.
Senin içip yazıp da
Sahneye koyduğum eseri oynuyor
yüreğim.
Başrol de sen.
Oyunun adı;
Ölü ölüme, dirisi dirime
gelmesin.
Sen söylemiştin ya hani
Bir gün yazarsan,
Ayakta alkışlarlar seni
Hatırladın değil mi?
Sahnede ışıklar sönüp
yanınca
Kapanıyor yüreğimde perde,
Seni alkışlıyor hasretim.
Gözyaşlarım senin için
akıyor,
Mutlu yıllar bebeğim.
OTUZ BEŞ SENENİN HASRETİNE;
KOCAMAN BİR YIL.
MUTLU YILLAR BEBEĞİM.
SEN ÜZÜLME RÜYALARIMDAN
SEYREDERİM SENİ
Saadet KILIÇASLAN