ALMAN SATARIM, ALAN VAR MI? / / semiHAÍN
 
Tatil bitti. Yeni bir tatili hak etmek için son hızla çalışmak gerek. 2. ders günü. Haftaya 9. sınıflarım staja gidecek. Tabii ki konumuz „MESLEKLER“. Konu işlenirken öğrencilerimin hiç sevmediği dilbilgisi unutulur mu? Hemen araya isimden yeni bir isim türeten „-ci yapım eki“ni soktum. Ekmek-çi, ekmek yapar, duvar-ci duv
ar yapar, sıva-cı sıva yapar... Arkadan bir ses:

- ALMAN-CI Almanı yapar.
-Fesüpanallah, oğlum baska örnek bulamadın mı?
- Ama yeni türettiğim kelimem doğru değil mi öğretmenim?
- Değil, türetilen kelimenin de bir anlamı olmalı.
- Anlamı yoksa Türkiye’de niye herkes „Almancı“ diyor?

Tamam ders kaynatma zamanı gelmiştir. Her kafadan bir yorum. 

Evet, sahi, nedir „Almancı“nın anlamı? Yurt dışındaki Türkler Alman yapmaz, Alman satmaz, Alman’ı savunmaz (ki çoğu zaman küfreder), Alman’a hiç uymaz. Eee, niye bu –cı eki yanlış kullanılır? Çünkü günümüzde „-ci“ yapım eki „ALMANCI“da olduğu gibi, yermek, aşağılamak için de kullanılır olmuş. Cahil, görgüsüz anlamları yüklenmiş. Sanki Türkiye’de bu kategorilere girecek insanların hepsi Almanya’ya gitmiş. Türkiye tahsilli, kibar, görgülü, temiz, gösterişi sevmeyen, dürüst insanların cenneti olmuş gibi. „TENCERE DİBİN KARA, SENİN Kİ BENDEN KARA“ 

Aslında ülkemde „Almancı“ olmak benim çok hoşuma gidiyor. Bayağı zevkli, aksiyon dolu. 4-5 ülkeden geçip, kilometrelerce yol katedip, nihayet gümrük kapısına geliniyor. O da ne? Bürokrasi canı gönülden bizi bekliyor. O kadar beklemişler, artık hemen geçmek ayıp olur. Biraz da biz bekleyelim, değil mi? 4 saat, 8 saat, 10 saat artık şansımıza ne düştüyse. Sonunda tahsilli, kibar, „ALMANCI“ olmayan pasaport polisine ulaşılıyor.

- VER DAYI! (Polis biz „ALMANCI“ dan pasaport istiyor)
- AL AYI! diye uyaklı bir cümle kurmak üzereyken, eşimin keskin bakışıyla susuyorum. (Eee, ne de olsa medeni insanların ülkesi, „ALMANCI“ gibi kaba olmamak lazım.)

Yol kıyısında çocuklar küçük sepetlerde kiraz satıyor. Çocukları sevindirmek lazım. Arabada, alınan sepetin yarısının gazeteyle doldurulmuş olduğunu görünce de dürüstlüğümüzden bir kere daha emin oluyorum. 

Bankaya gidiliyor, hesap açtırılacak ikametgah kağıdı isteniyor. İkametgah kağıdı için muhtara gidiliyor, siz sadece yazlıkçısınız diye vermiyor. Nüfusa gidiliyor, bilmem ne tarihinde çıkan, bilmem ne kanununa göre ikametimizi bildirmediğimiz için 390 TL ceza isteniyor. Asliye hukuka itiraz ediliyor. Asliye hukuk reddediyor. Al sana iki günlük aksiyon. Zaten benim elimdeki nüfus cüzdanı süs olarak verilmiş. Veren memur nasıl becerdiyse, ben sistemde yok görünüyorum. Benim derdime bile değil de, eşime dert oldu. Günlerce yalvardı düzelttirelim diye. Kumda yatmak yerine, iki üç gün de onunla uğraşamıyacağımı, zaten Türkiye’de yok sayılmanın daha sağlıklı olduğunu uygun bir dille anlatıverdim. 

Dediğim gibi, Türkiye’de „ALMANCI“ olmak çok zevklidir. 

RATINGEN/ 14.08.2012
( Alman Satarım Alan Var Mı başlıklı yazı SemiHAÍN tarafından 18.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu