Bingöl yaylalarında tanıdım onu
Şeyhahmet Deresinin orada da gördüm
Kaçamak bakışlarını gördüm
Ellerini gördüm, küçümen
Akıyordu suyun akışı gibi
Sesini duydum
Zazaca bir şeyler söylüyordu analığına
Örtüsünün altından beline dek dökülen
Saçlarını gördüm
Kestane renkli saçlarını
Akasya kokulu Genç Caddesinde gördüm sonra
Yürüyordu salına salına
Ayaklarını gördüm
İz sürdüm, geçtiği yollardan geçtim
Geceleri şiirler okudum hayaline
O gecelerin erte günlerinde
Beni anladığını gördüm
Rüyasında beni dinlediğini anladım
Bir gündü
Karşılaştık ayakkabıcı Bedri’de
Utangaçlığını gördüm
Ayrıldığım gündü
Yüzünün nasıl kızardığını gördüm
Söylenmek istenip söylenemeyen sözlerin
Yutakta nasıl belirdiğini gördüm
Bir anlık bakışmanın neler anlattığını
Unutamadım
Sordum soruşturdum aylar sonra
Ağladığını söylediler yarı şaka yarı ciddi
Sonra evlenmiş dediler
Rüyamda telli duvaklı gördüm
Yıllar geçti aradan, yolum düştü Bingöl’e
Onu tarlada gördüm
Kadındı
Çoluk çocuğa karışmıştı
Elleri büyümüştü, ayakları kocamandı
Şişmanlamış gördüm
Her şeyi unutmuş gördüm
Şeyhahmet Deresinde ağaçların kesildiğini gördüm
Suyun azaldığını
Ekin yoluna yakın yerlerde toz bulutu gördüm
Yaprakların göğe savrulduğunu
Güneyde dağların üstü karla kaplanmıştı
Şehri kışa hazırlanır gördüm
Evlerinin bacasından duman tüttüğünü gördüm
Ankara’ya gelinceye kadar yolda
Sigara dumanından hüzün ördüm
Lütfü ŞEHSUVAROĞLU