Şiir kirliliğisiniz ey sevgililer
Üzerinizdeki gömlek delirmiş…
ŞİZOFREN/İN NOTLARI -3
I.
Bir kez olsun insan ol!
Bak hayvandan geldik diyorlar
Başladığın yere geri dönmenin bir anlamı yok...
Allah’ım!
Şu köre bir sadaka
Şu körede insaf
Biri önünü görmüyor
Diğeri beni
O, yoksun kalmadı hiç
Ruhu yoksuldu
Bu yüzden hiçbir zaman iyi geçinemedi yıldızlarla
Beni dilediğine şahit oldum bir keresinde
Has..tir dedi gökyüzü
Ellerimden kaydı...
Bakışları kör! Bileylenmemiş gözleri vardı
Ve ben bu yüzden acı çektim
Ölüm ‘ün bile hayırlısı derdi hep annem!
Anlatabiliyor muyum?
II.
Derimi yüzüp;
"Zaten o sana göre değildi" diyenlerin önüne
atasım var!
Böyle nasıl?
Şimdi, o’nu özlemek
Ve bir şarapçının ellerinden şişesini çalmak arasındaki tek
yalnızlığım
Herkes o’nu unuttuğumu sanıyor
E yalan yok! Ben de öyle davranıyorum
Geceye kadar
Sonra yeniden sabah oluyor
Umut; Laftan ibaret iz
işte
Zaman biraz da acı'nın taklidini yapıyor aslında
Mesela;
Ne zaman bir darağacı görsem
Gözlerim seni sallandırıyor
III.
//Sonra birgün
Bir insanın
Gerçek işinin
Hatta tek işinin
(S.et iyimser düşünmeyi)
Dünyana s…mak olduğunu anlayacaksın!
Şimdi kendinle dalga geçebilirsin...//
İnsan aynasını her daim karşısında taşımalı derim hep
Kendine baktıkça başkasını görmeli
O gülmeli...
Bir aşk’ın en rezil tarafı
Kapıdaki köpek muamelesi gördüğün andır
Bir kemik parçasıyla her şey halloldu sanırsın
Herkes yeryüzünde biraz da çocuk karınca
Ayaklar altına alınmış bir hayvan
O kadar masum yani !
Baktım olmuyor;
Oturur bir sigarayı da senin icin yakarım
Ateş'te var
Çay’da! Çok şükür
Hani anlamı olsaydı diyorum bu acının keşke
Oyalanacağım bir şeyler...
Ne bileyim;
Ufak bir yara açsaydın tenimde, mesela
Kanatır kanatır dururdum işte
Ve sen say ki ;
Şimdi yokluğunun ortasında şakağımı cama yaslayıp
Damarlarımdan akan kanın buğusuyla çizdiğim kalbin
Yavaş yavaş duruşunu izliyorum...
Ve sen say ki yaşıyorum...
IV.
İnan, kemiklerime kadar sömürülmek zoruma gitmiyor da
Bu evrim dedikleri saçmalığa inandırmayı başardın ya hani
Çiğ etle besleyip
Başımı yere eğerek...
Yatacak yerin dahi kalmadı içimde...
Sebepsiz içiyorum sigaramı bu aralar
Öylesine bir duman işte
Ölümle aramızdaki haberleşme şekli artık
Bu...
Adını ''Mecburiyet'' koyduğunuz o kadar çok tebessüm var ki
Hayatınızda
Şimdi burada bi yalnızlık yazarım size
Bütün kederleriniz utancından terk eder dudaklarınızı...
Şayet bir daha doğarsam ölü doğarım
Annem üç gün ağlar
Sevgilim umursamaz...
İhanet dolu yalnızlıklarımızı
Müfredata uygun bir dille
Modern çarşaflara geçirip
Adına aşk diyebilecek kadar zanaatkâr insanlarız yani
Oysa bir kişinin karakteri onun kefaretidir
Ve bir gün kurtuluşu da olacaktır
V.
Ne az koşup ne çok yorulmuşum meğer
Yada;
Ne çok yorulduğunu sanmışım ömrün durmak için ....
Bugün çok kötü bir gün
Dün bugünden daha kötüydü
Ne kadar da güzel hazırlanıyorum yarına!
İki arada bir derede
Bulutlarından damla damla parçalarımı toparlıyorum işte
kendimce
Anlayamadığım; Kendin gittin de
Bunca insanı nereye götürdün kendinle?
Ki gözlerim bu kadar tenha
Dünya'nın tam ortasına oturmuş
Üzerimden geçen meridyenin şans getireceğini umuveriyorum!
Yıldızların
şerefsizliği işte...
Sensizlik bunu neden yapıyor ki kendine?
Bir ömrü saniyeleriyle ağlasam, çok şükür der geçer şimdi
toprak
Hangi damlanın ne için düştüğünün pek bir önemi yok
Biliyor musun kalbim;
Bu hayatın ölüleri de dirileri kadar sahtekâr.
Hadi toparlan da bitsin bu acılar
Kimsenin geriye falan
döneceği yok
Ve unutma ki merhamet
Sadece yeni bir
ihanete dikektir...
VI.
Gülen fotoğrafını arka cebimde taşıdığım kadın
Tamda dudaklarından yırtılmış zaman
Ne acı
Terkedildiğim yerde kendimle karşılaştım dün
Hala orada bekliyormuş meğer seni
Beni görünce utandım biraz
Seni düşündüm
Başını önüne eğdi ben...
Biz bu kadar gurursuz değildik kalbim
Kendine gel
Yenildim
Kalbin damarlarından geri çekiliyorum
Bayraklarımı toplayarak
Birileri
Yıkılmış barikatların altında enkaz
Sevda türkülerinde esrik bir kaval...
Yaşayabilmek için, öldürmek gerekiyormuş...
Peki!
Kendimden başlıyorum o halde;
Başkaları yaşasın...