“Ben bu şehri hiç sevmedim.Kendimi ya kaldırımlara yapışmış
bir sigara izmariti gibi fazlaca buldum ya da vitrinleri,duvarları,binaları ve
hatta ağaçları üstüme üstüme yürüyen canavarlara benzetip ürktüm.”(s.1)
“Aynı çadırda konaklamış kadar birbirine yakın,uzayın iki uç noktasında
dolaşıyormuşuz gibi yek diğerine uzak iki gezegen gibiyiz artık.(s.3)
“Ne kimse alev aldığımızı fark ediyordu ne de biz perişanlığımızı haykıracak
kadar cesurduk.Bir insanın yanması iki odalı ahşap bir evin yanmasından daha mı
basit,daha mı değersizdi?”(s.4)
“Yapacak işi olmayan insanlar ilk arkadaşlarını hep kendi ceplerinde
ararlarmış.”(s.6)
“Birer sevgilimiz var.Var olmasına var ama,yar ile ağyar biziz.”(s.12)
“Beynimdeki o mahut çivi,birdenbire sızlamaya başlıyor.Bütün şehir cereyanı
hücrelerime akıyor sanki.”(s.14)
“Hayat çadırının orta direği çökmüş.”(s.23)
“Ben ilk kağıdıma koz çakılacağını düşünmeden açtım bu oyunu.”(s.26)
“Bir çokgende aynı açıyı paylaşan iki ayrı kenar gibiydik.”(s.33)
“Gurbet aşkla başlıyor.”(s.36)
“Neden yeşil sadece mistik duyguların rengi ve niçin ayrılık sadece sarıya
tapulu?”(s.37)
“Küçülerek büyümek ne kadar zor şey.”(s.38)
“Saatler küçüldükçe sokaklar büyür.”(s.43)
“Sevdim herhalde.Ne diyeyim,metresi santimi yok ya bu işin.”(s.57)
“Selamın hası verilir hası alınır.Öyle selam olur ki alevi ömrü yakar.”(s.71)
“Ah biçare insanlık! Uğur böceği yakasına konunca seviniyor,sinek konunca
üzgün.”(s.80)
“Ninnimiz ağıttı bizim,yatağımız gözyaşı.”(s.121)
“Bütün yalnızlıklar korkunçtur.”(s.132)
***ÇOK ÇİÇEKLİ SENFONİ,ÖZKAN YALÇIN,KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI,ANKARA,1993
*******BU VESİLEYLE TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI
ÖĞRETMENİ ÖZKAN YALÇIN’I RAHMETLE ANIYORUM.