YOLUNA GİDEN DERVİŞ
Yalnız bir gezgin, derviş gibi gezerken
Etrafıma bakıp, her yeri süzerken
Birde ne göreyim, ilerde bir görkem
Kervansaray, bu görünen çok muhteşem
Yorgunum gönül, burada olmalıyım
Girip içinde, bir müddet kalmalıyım
Sevgi adında, bir kervansaraydayım
Geldim kapına, sevgimle çalmaktayım
Selâmünaleyküm! Ey! Kervansarayım
Aleykümselâm!..buyur ey derviş canım
Nereden gelir, nereye gidersin? Sorayım
Ben, bu Âlem-i Sır da dolaşmaktayım
Bismillâh!..deyip, içeri adım attım
Heybemi çıkarıp ben yere bıraktım
Beni taşıyan, o değneği elime aldım
Ayak el yorgun, değneğime yaslandım
Sevgi kervansarayının, bahçesindeyim
Karşımda ne güller var, görmekteyim
Bu ne endam güllerde, aman Allah’ım!
O kokularını da, ben almaktayım
Kimi kırmızı, sarı, beyaz, pembedir
Her birindeyse, bir bülbül ötmektedir
Onlar güler, bülbül öter, ne demektir?
Bir dervişte, onlara su vermektedir!
Şöyle, şaşkın ve argın düşünmekteyim!
Bende, böyle bir su verebilir miyim?
El ayak titredi, ey gönül ya kalbim
O derviş işini yapar, görmekteyim
Yorgunsa derviş, yardım edebilirim
Benim işim yolculuk, ben bilmekteyim
Oturdum bir köşeye, seyretmekteyim
Elimde kâse, bende su içmekteyim
Gül aşkına her bülbül, bir şey söyler
Aşk-ı namesini, diliyle meşk eyler
Gül açmış yapraklarını, onu dinler
Kulaklarım söz, sinem kokuyu çeker
Çok kokuyu ve sözü aldım sineme
Dinleyerek daldım, Âlem-i Gönlüme
Aşk-ı lîsân ile söylesem, ben kime?
Ötsem bülbül gibi aşkım, aşkım diye!
Kendine gel, yeter ey derviş artık
Gidecek çok yolun var, uzatma artık
Tak değneğe heybeni, düş yola artık
Gönülde sevgi, ayağındaki çarık!
Alem-i Sır