ben bu mali hülleler içinde tısılaya tısılaya
Asara (y)okarı sırtlamış(ıy)ın nivoyu haydaaa
mubarek de mefrat bişiy, çıkla demir valla
“bi tefacık bişiy,
ossun varsın”,
..
nassı ossa bundan sonura dokuzdan evel
yatakdan gakmak yok….
evel Allah, Sülaman beyin sayasında
ilerde doça-moça da binecez ha
vay beeee!
ulen Osman
Feleğin aklına geldin ha..
bunca zaman sonura
şükür..”
içimde doç’a binememişliğin acısıyna
tabii!
ya Sülemen bey bizim işi halletmezse ..
meselenin can damarı
zurnanın zırt dediği yer orası
“-i(n)şallah tökezir[1]” deyon
Sülemen Bey uçu(n) da
“nahı gadın Alla(hı)m dizleri-elleri
höyle bi kan çana(ğı)na[2] dönse bi!
hu dakka itibarıyna başga bişiy istemen deye
hayallayon kendi-kendime
seninki ha-bire zert zert
talimat yağdırıyo yan(ın)dakınnara
bunda bi fors,
bi çalım,
bi dubara
yahay valla
sen sanısın dünyayı bu yaratmış
gedikli çavış
gıdemsiz te(ğ)men bile
zolda zıfır galı yanda
bi tarafdan da dırmanıyon
Asarın Bayıra a(ğ)zı yokara
har solukdayın valla-billa
can burnuma gelmiş ya
duralakdan, seninki
“-sence bu yol nerden geşmeli
Osman Bey” dedi bana
“sonun da, Osman Bey de olduk
anasına satayın ta!”
tam da fırsantını yakaladım ya gari
ben de, (len ha sus gari işde değil mi
şeytan dürtdükçe dürtdü)
durup döndüm, efelendim
“-valla biz kör eşşe(ği)n çılbırını gasar da
“dahh!” deyviriz,
Süleman abee..
bizim kör eşşek bi yolunu bulu evel Allah,
biz de ordan geder-geliriz
ğede-gele orası yol oluu(r)
öyle
hesaba-kitaba,
okuyup-üflemeye
kopye galem tükmüklemeye[3]
dirsek çürütmeye ne hacat Allasen[4]
bizim mendize file e(h)tiyacımız
olmaz evel Allah” dedim..
öyle ya..
dövlet mendiz falan yollamadan da
köyün bazar yolu buraydı,
onar bi yol yapıvıdılar.. ovadan
işin gücün yoğusa dolaş gaziri ovasını
bobam bazardan öküz aldı da
bazar gamyonundan evel gelmedi mi
bu yoldan
ee
daha ne
neyise de.. lafı çamdım ya!
iki ğözüm öğüme aksın
ova yolmasında zabala ilk desdeleri yığın etmiş de
garaltısında hacat gedermiş[5] ötürüklü ğibi
ıratlayıvıdım valla,
emme nassı ha!
Hitler de beni ascak mı len
ta .mına ğoyan, ne olusa ossun..
bu bozulduuuu……….
morardı..
emme! hiç oaralı olmadı
kimseye irenk vermedi
bana galısa ötekinnerin hepiciği
işlerinden önşe kıs kıs güldüler
emme akıllarına gelinşşe de
“-heyvah” çekdiler
“-Alla(hı)m Ya Rebbiiimm
Sülemen beyin şeremetinden,
azametinden goru bizi,
köylüleri, cemi cümle müslümannarı” deyelek
ödleri sıtdı besbelli
..
beni kimse dovasına bile dahil etmedi
herkes aldı gabil etdi.. o adı belli
beni kim niynesin[6]
Feleğin aklına gelmedik ki,
Fele(ği)n Osman
gulunun aklına gelsin
durdu.. boynunu büktü, bakdı.. bana
böğünkü gibi aklımda vallaha
Sülemen bey gayat sakin
“-“cahılına sohbet etme sıçdırısın
cam gırığıynan ta(h)ratlanma bıçdırısın” deye
boşuna dememişler
“adam yerine goduk eşşe(ği)
annımıza dokandı daşşa(ğı)” dedi
………
“-gorkma! gene de seni eşşe(ği)n arkasından
getmekden gurtararacak devlet”
(çok gurtardı ya)
“-hu çıbı(ğ)ı al,
ben dur deyene gadar,
yüz-yüzotuz adım
ğadar düm düz ğet
dut deyinşe dim dik dut
sağ elimine işaret verisem sola
sol eliminen işaret verisem sağa get
kaş adım getdiğini de saymayı unutma”
biz, içimizde
horsamızı[7] almış olmanın ıratlığıyna
sırtladık demir çıbı(ğı),
vurduk sarpa gene
bu da demir emme,
demikinnerin yanında guş gibi
[1] tökezlemek / tökezimek : yürürken ayağım kaymazı nedeniyle ayakta duramamak, düşmek-düşeyazmak, sendelemek, sürçülüp gitmek
[2] kan çanağı : her tarafı kanamak, kana belenmek, kan akmak
[3] tükmük : tükrük
[4] Allasen : Allahını seversen
[5] hacat gedermek : büyük abdest bozmak
[6] niynesin : kim ne yapsın, kimi ilgilendirsin
[7] horsa: hırs, kin, öfke, hınç, hışım