EY CAN-16

 

Ruhumun yorgunluğunu kabul ediyorum, Ey Can!.. Nihayetinde insanız ve bunun farkındayız, beraber. Kimse zannetmesin ki insanoğlu, her şeye muktedirdir ve ne yapmak isterse gerçekleştirebilir…

Ey Can!..İnsanoğlunun yaptığı sadece cana kıymak mıdır, istediği zaman? Kaç savaş vardır ki ne galibi rahat etmiş ne mağlubu yenilgiyi hazmetmiş. Yirminci asra kadar olan savaşları bir yana bırakırsak, ilk ve ikinci cihan harbinin vicdanlarda oluşturduğu acılar, yıkımlar, bir kez daha hatırlanmak istemeyen manzaralar önümüzde birer ibret vesikası olarak dururken, şimdi açıkça yapılmasında sakınca görülemeyen üçüncüsü, farkı isimler altında yapılmakta değil midir?

Ey Can!.. İnsana huzur lazım iken savaşı şart koşanlar vardır, kardeşçe yaşanması gerekirken düşmanca tavırlar geliştirilmektedir. Dünyanın dört bir yanında kendi vatandaşını mutlu ve müreffeh görmek isteyenler, bir başka ülkenin ya da ülkelerin rahat yüzü görmemesine bağlar, kendi ülkesinin mutluluğunu ve bunun üstünde yükseltmek istedikleri mutluluklarını kirliliklere bulaştırır, dururlar. Onlar, zannetmiyorlar mı asumana yükselen iniltilerin, bedduaların karşılıksız kalmadığını ve bilmiyorlar mı haksızdan haklının hakkı alınmayıncaya kadar, hak sahibinin tebessümü bile mutluluk için kendisine haram kıldığını?

Ey Can!.. Savaşlara bağlanan günümüz dünyasında artık eskisi gibi komşu ülkeler savaşmıyor. Kıtalar arası sanal ortamda harpler söz konusu. Sıcak savaşlar, yerini soğuk savaşlara bıraktı. İki tarafı barıştırma yanlısının bakarsınız ki iki tarafı savaştıran olduğu ortaya çıkar. Tam barış masasına oturulacağı zannedilen esnada işi gücü insanları, ülkeleri rahatsız etmek ve bundan nemalanmayı var oluşlarının gereği bilenler, ortaya bir şeyler çıkartır ve kardeşçe yaşaması beklenen taraflar, bir oldu- bitti ile yeniden kapışır, durur.

Ey Can!.. Her iki tarafa da savaşmaları için malzeme tedarik eden bilinmesine rağmen, güreşte yenilgiye doymayan pehlivanlar, meydana çıkar ve olan biten mazlum halka olur. Bazı savaşların ne mağlubu olur ne de kazananı. Bunu bilmekten uzak olanlar, tarihe bakıp ders almazlar mı?

Ey Can!.. Ben, savaşlardan haz etmem, istemem kimsenin ölmesini. Kanın dökülmesinden haz edenlerden nefret ederim. Çoluk-çocuk, kız-kızan boynu bükük kalsın istemem. Her savaş, bir yıkımdır, milletlerin tarihinde.

Ey Can!.. Haritaları yeniden şekillendirmek isteyenlerin, daha önce memnun kalmadıkları temsilcilerine olan kinlerini, öfkelerini görünce ürpermemek elde mi? Madem, siz bunları istediniz ve başa geçirdiniz, istediklerinizi yaptırabildiğiniz kadar yaptırdınız, şimdi ne oldu?

Ey Can!.. Firavunlar yeniden kana susamış, Tanrılar (!) kendilerine adanan kurban sayısını az buluyor, Nemrudlar yeryüzünde yeniden kimliklerindeki zulümlerini tescillendirmek istiyor, kendilerine saygıyı yeniden geri getirme peşinde, birbiriyle yarışmaktadır, adeta.

Ey Can!.. Babasız, annesiz savaş mağduru çocukları düşün!..

Kocasını kaybetmiş kadınları düşün!..

            Yaşlıları düşün!..

            Acı içinde son nefeslerini veren yaralıları düşün!..

            Kendilerine yardım eli uzatılmayan ve kendi kaderlerine terk edilen, açlıkla perişanlıkla iç içe olan insanların her ellerini açtıklarında neleri söylediklerini bilir misin?

            Ey Can!.. Yeryüzünü cennetken cehenneme çeviren bu zebanî taîfesi, kendilerine rahat ve ideallerine esir bir dünya için, bombalarla arzı yakıp yıkarken, kendisine hangi gücü rab olarak seçiyor ve kendisini neye bağlı biliyor?

            Ey Can!.. Yeryüzü kanamakta iken, gönlüm bu kandan perişan iken, gelen haberlerde dünyanın dört bir yanından insanların birbirini boğazladıklarını öğreniyoruz.

            Ey Can!.. Neden benim medeniyetimde acılar dinmiyor, sancılar birbirinin artçısı olmakta ve neden sadece benim insanımın yüzü gülmüyor ve neden kardeşken birbirimize düşmanlığımızı tazeliyor, birbirimizi kabullenmiyor, kendi kendimizin kuyusunu kazmaya  memur olarak, adı açıklanmayan, belirtilmek istenmeyen efendileri el üstünde tutuyoruz?

            Ey Can!.. Biliyorum, bilmekteyim ki bu kan durmayacak.

            Ey Can!.. Her ellerimi açtığımda ettiğim duada, bu kanın durması için yalvarıyorum, inandığım Rabb’a. Ondan yardım istiyorum. Ondan gelecek her şeye iman eden biri olarak, kullarının zulmünü kendisine şikâyet ediyorum.

            Ey Can!.. Dünyanın neresinde olursa olsun, gel dökülen insan kanının durması için sen de ellerini aç ve duada bulun.

            Ey Can!.. Bilmelisin ki dua bizim sığınağımızdır.

O, yaptığımız duaları duyandır, işitendir, bilendir.

Ey Can!.. Hangi inançtan olursa olsun, neye iman etmişse etsin, rengi, dili, ırkı önemli olmaksızın, yeryüzünde kendisine rahat verilmeyen kim olursa olsun, duayı ihmal etmeyelim.

Boynuzsuz hayvanın hakkı boynuzlu olanından alınıncaya kadar, hak yerini buluncaya dek, insanlık huzura erişmedikçe, kan dökücülerine olan nefretimiz artacak, mazlumların göz yaşı sel olup aktığı zaman, onlar bu selde boğulacaktır.

Ey Can!.. Ellerimi açıp seslice haykırıyorum, kendimce: Ya Rabbi, yarattığın kulunun  diğer kuluna zulümde bizi ortak kılma, her kulunun rahat ve huzur içinde yaşaması için, onların bu dünyada verdiğin nimetleri eşit paylaşması için, kendi dünyalarında mutluluk içinde verdiğin ömrü tamamlamaları için, zulüm içre olanların kuvvetini ortadan kaldır ve mazlum olanlara güç ver!..       
( Ey Can 16 başlıklı yazı MehmetALİ tarafından 22.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu