Hani uzak olursun ya sevgiliden
hani aynı gökkubbenin altındayız,
hani aynı güneş doğar üzerimize ya
onunla avunuruz.
Hani avuntularımız yetmez bazen
bazen deniz sığ gelir gönlümüz daralır.
Hani nefese yetmez rüzgarı gecenin
hani sığamazsın koylarına Asya’nın.
Hani dağlar küçük gelir gözüne
sırtlasan kaldırır götürürsün ülkene kadar.
Hani o dağlara baktıkça küçülür
küçüldükçe uzaklaşır gözünde…
Beklersin her gece sabahı
sabah avunursun eline verilen işle.
Göğsün dolar, genzin yanar nefes alırken
dolar boşalırsın yalnızlarda ağlarsın
neden?
O kadar olur ki yıllandıkça zaman
İngilizce, Fransızca, Flemenkçe öğrenir
sonra her milletten bir dost bulur
sonra onlara anlatırsın Sultanahmet’i, Ayasofya’yı.
Birisi çıkar aralarından “ben geçen yıl gördüm” der.
Nasıldı? Dersin sanki bir dostu sorar gibi.
Sonra sevgili düşer aklına ağlarsın.
Bilmezler neden.
Öyledir ki dünyanın uzak ucunda aşk
ancak ölümle kavuşacağına inaırsın.
Ondadır ki ölüm sana serin
ölüm sana vuslattır.
Ne gece sabahı, ne gündüz akşamı beklersin.
İmkan yok dönmeye ya, ondan.
Ancak ölümü beklersin.
( Dünyanın Uzak Ucu başlıklı yazı Mehmet Şaban tarafından 1.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.