"adın ne" dedim
"sana ne" dedi
"gel öpeyim" dedim
"bana ne" dedi
sarı-lacivertli giyinmişti
ayakkabısı bile fenerin renkleriydi
gözlerini daha da kapattı kenarlıklı şapkasıyla
başını kaldırdı boyum hizasına
"git başımdan" dedi.

çocuk adın ne?
söyle.

kızdı kömür karası,iri gözleri bana
elleri tutulmayı bekliyordu sanki
bulmuşum senin gibi tatlı çocuğu da
gider miyim hiç başından fenerli.
birleştirdi de ellerini arkasında
büyümüşte küçülmüş adam gibiydi
"balıklara bakıcam sen gelme!
"denize düşmem" dediğinde
anladım gizli davetini
sağı solu belli olmaz çocukların derler
sağı belli de
solu belki vazgeçer diye
takıldım hemen peşine.

çocuk adın ne?
söyle bana
adın ne?

adımlamaya başladık silivri sahilini
küçük küçük adımlarla
neden topuklu ayakkabı giydim sanki
oysa
şu anda
küçücük olmak isterdim yanında
her bir adımında gözümde büyüdü de büyüdü çocuk
duygularım çocuksuzluğuma hazırken isyana
sustum
susturdum özlemlerimi
kısacık doyumlara.

durakladı bir an
"biraz daha yürüyelim" dedim
"yoruldum,sen git kocanla yürü" dedi
"kocam yok ki" dedim
"çocuğunu getirseydin" dedi
"çocuğum da yok" dedim
gözleri parladı bir an sevgiyle
"ama benim annem var" dedi.
kanadı yüreğim onmayan yarasından
iyi ki var çocuğum
çok şükür
iyi ki var diyebildim.

denize yöneldi bakışlarımız
martılar sessiz, kıpırtısızdı balıklar
kadınlar çocuksuz
annesiz çocuklar
sus Nurhan sus.

 

"adın ne çocuk
söyle bana"
yine "sana ne" dedi
oyun oynuyor galiba benimle
sanki gözleri bir an muzipçe gülümsedi
ah çocuk
öldüreceksin sen beni.
söyle bana hadi
adın ne?

"dondurma" dedi.

üç çeşit istedi
en çok çilekliyi sevdi
ellerine bulaşan dondurmayı silmek için
ıslak mendil istedi
uzattı minik elini
tam silecekken geri çekti
tek tek yaladı parmaklarını
ya sabrımı denedi
ya azar bekledi
deneme beni çocuk
tüm ömrüm hayalinle geçti
hayallerim bile sabrı öğrendi.
hadi çocuk söyle artık
adın ne?

"salıncak" dedi.

parklara paraleldi sahil yolu
bir salıncağı gözüne kestirdi
kısa kaldı boyu toprağın oyuğundan
binemedi
kucakladım,çok hafifti
terli yanaklarını koklayarak öptüm beklemediği bir anda
hiç itiraz etmedi
açıldı galiba gönül yolu
ben onu salladıkça
sallarken gıdıkladıkça
kahkahalarını gizleyemedi
"birazda sen beni salla" dedim
"sen kocamansın" dedi
gülümsedi sanki
evet
evet gülümsedi..

dönüş yolunda
yorgundu biraz çocuk
nazlanmaya hazır bir ifade sezdim sanki
keşke beni kucağına al dese diye düşünürken
ellerini yine arkasında birleştirdi
gölgelerimiz yanyana geldiğinde
"kocaman gölgen gölgemi yok edecek
kenara çekil" dedi
hey Allah ım
öldürecek bu çocuk beni
gülüşlerimin izniyle sordum
"söyle artık
söyle
adın ne"
vallahi güldü bu kez
dedi"sarı"
dedim "lacivert"

gölgelerimiz yanyana durdu
eli uzandı elime
"benim adım sarı senin lacivert" dedi
elele tutuştu gölgelerimiz
bana yetmedi
sımsıkı sarıldım çilek kokuyordu hala
gölgem gölgesini yok etti.

bir şey daha dedi ki;onur verdi bana
"ne çabuk bitti bu yol ben daha yorulmadım ki"

Murat'tı adı.
 
nurhan ergün
( Murat’tı Adı başlıklı yazı nurhan-ergun tarafından 6.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu