Nasıl değişebilir ki insan. Ama değişenler vardır onları biliyorum. Değişmek illa ki dış görünüşle olmaz. Beden dediğimiz nedir ki; ruhumuzun yönettiği bir et parçası. Beden değişse de bir şey fark etmez. Asıl önemli olan benliğimizin değişmesi. Şimdi düşünüyorum da ben, aslında o kadar çok zaman da geçmedi ama; hiç değişemediğimi düşünüyorum.   Eski özlemlerim, doğaya ve gökyüzüne olan sevgim; o duygusal yapım hiç değişmedi zannediyorum.   Bir kış günü uyanmıştım. Gece sobayı çok yaktığım için sabaha karşı iyice terlemiş olacağım ki sırılsıklam kalktım neredeyse. Penceremin perdesi açıktı. Güneş bütün yoğunluğuyla vuruyordu odama, birazda güneşin parlaklığına uyandım. Salona çıktım. Babaannem erkenden sobayı yakmış; sobanın üstünde güğümler ve koca bir demlik ıhlamur kaynıyordu. Kokusu o kadar güzeldi ki ıhlamurun. O koku neler hatırlatıyordu bana… Güneşli güzel sabahlar, ilkokula gittiğim o ıhlamur kokulu sabahlar. Sabahın serinliğinde kokan o akasya ağacımız… Ben, ıhlamur, sabah, güneş, masmavi gök, serinlik, okul, kerpiç duvarlar…   İşte bunlar geçti aklımdan. Babaannemin ‘’uyandın mı oğlum?’’ cümlesine bile cevap veremedim. Sonra ‘’yüzünü yıka da gel sofraya oğlum’’ dedi. Dışarı çıktım bahçemizin her tarafı bembeyazdı. Sadece dışarıdaki çeşme ve tuvalete giden yollar açılmıştı. Gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu. Bir yandan hafif bir serinlik vardı, bir yandan güneş sanki ağustos sıcağı gibi yakıyordu ocağın ortasında. Terliklerimi ayağıma geçirdim. Terlik ıslakmış çoraplarım ıslandı. İçeri girip çorapları çıkardım, tekrar çıktım dışarı. Hemen yan tarafta komşunun bahçesinde kavak ağaçları vardı. Masmavi bir gök ve o kavakların silueti ne güzeldi öyle… Tuvalete gittim ve dışarıdaki çeşmede elimi yüzünü yıkadım. Bir an durdum baktım ellerimden buhar çıkmaya başladı. Bir an sadece güneşe baktım gözlerimi kısa kısa.   Kahvaltımı hemen aceleyle ettim. Böyle güzel bir havada evde kalmak istemiyordum. İçimden yolculuk etmek geliyordu. Böyle güneşli bir kış günü kim bilir ne güzel kasabalar, köyler, şehirler vardır. Ama gidemiyordum işte. İlçeden yürüyerek çıkabildiğim kadar çıkıyor, sonra gözlerimi, gönlümü bırakıyorum uçsuz bucaksız ufuklara… Uzaklarda beni daima seven o gizli sevgilimi görür gibi oluyorum…
( Geçmişten Bir Kış Masalı başlıklı yazı MehmetÇİFTCİ tarafından 7/15/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.