Kederim ömrüme denk, gözlerimi ay yordu 
Şafak zamanı mehtap, destursuz gidiyordu 
Vuslat minaresinin, hicran şerefesinde 
Gözlerimin katili, karanlıktan bir ordu 
Ufka dalsam, düşlerimi karanlıklar böler 
Nefes alsam, içime karanlıklar dolar 
Gözlerimi kapatsam, maskeli gecelere sormadan 
İçimde yakamozlar solar 
Adını şafaklarda hecelemekten yorulurum 
Kardelen büyütmeye çalışırım karanlıklarda 

II 
Yaylalarda buluttur gözlerim, boran yüklü 
Yüreğim dağların bellerinde üşür 
Hoyrat rüzgârlar eser gelmeyince sen 
Kudümlerin sesine aşk fısıldamaz şiirlerim 
Anılar yaslanır mı sulara, sürüklenince? 
Vururken sırtını yüreğim ağrının kayalarına 
Hoyrat rüzgârlar sanma yavaşlar gelmeyince sen 
Kudümlerin yasından kurur nehirlerim 
Önce, önce kirpikler kaşlara dayanır 
Sonra, sonrası malum yollarında kapanır gözlerim 
Hoyrat rüzgârlar yıkar gelmeyince sen 
Kudümlerin inlemesiyle, düşlerimi zehirlerim 
Bir avuç kül gibi savrulurum karanlıklara 
Yüreğime yılkı atlarının yürüyüşü girer 
Umutlar kâbuslarla salkım saçak, iç içe 
Dağlanmış çöller uzanır gönlümün girdabına 
Erimiş dağlar uzanır mermerlere 

III 
Deli gömleği giydiririm gel-geç arzulara 
Kaşarlamaz yaramı felek aynasının sırrı 
Boğuk iniltilerde kirpiklerim olurken alabora 
Yüreğimin gök kubbesinden karanlıklar akar 
Ayak seslerim yankılanır buzdağlarında 
Sararmış yapraklar misali düşerken toprağa 
IV 
Ellerime çöker yorgunluğum 
Düşü ertelenmiş dudaklarım 
Dokunsalar patlayacak 
Aşkların tekrarı olsa ah keşke 
Alnımın öyküsünü okumakla geçer sabahlarım 
Her satırın altını yüzümden çizgilerle çizerim 
Dostlukların yalnız adı var diyorlar, yazık 
Sorsaydık, sorulsaydık hâl hatırda kalmazdık 
Tazimle okurduk kündeleyen akşamları 
Zamanın bir diğer adının ahu zar olduğunu 
Yaşamanın, ateşe alışmak olduğunu çok geç anladım 
Anlaşılır değil evrensel olsa da suların dili 
Oysa, oysa onlar kirpiklerden akan ırmaktı 
El ele verdik bozduk akşamların tadını 

Bakışları korku dolu çocuğum 
Saçlarımı hoyrat yağmurlar yıkar 
Son veremem içimdeki püsküllü cellada 
Her gün insafsızca yapar işini yağlayarak ipimi 
Hüzünsüz düşleri düşlemeye gerek yok artık 
Bıçak sırtı ayazlar, geceleri üşütürler 
İçlerinden bulutlar geçse de geçmese de 
Gökyüzünden bana hep bir parça karanlık kalır 
Ondandır zifiri karanlık bakışlarım 
Ondandır boz bulanık sel gibi akışlarım 

VI 
Masallar tutuşturmazmış Anka’nın küllerini 
Saçlarından akarken gecelerin 
Gözlerim, kulaklarım bende değil, benden iken 
Girdabından çıkamam güllerin 
Gözpınarlarımı mekan tutan 
Gözpınarlarımda geceleyen 
Şafak ezgili, kılıç sezgili bakışlardan 
Seherler dilenirim karanlıklardan 
Bildiğim tek şey var 
Söylesem hiç kimse inanmaz 
Karanlıklar nurla sırlanır 

VII 
Hey yar 
Mor menekşeyim harda, yanda çakırdikeni 
Kalemin kudretiyim, kınarsan kına beni 
Zerrece isyan etmem, Hayy’dan gelen huylara 
Kılıç sende, meç sende, yonarsan yona beni 
Gülücükler, bakışlar, paslı mızrak temreni 
Acıtırsan acıt yar, sınarsan sına beni 
İradense gönlüne, gerçekleşsin muradın 
Kurban olurum kurban, sunarsan sana beni 
Usanmam yangınlardan, Kerem’den gelir soyum 
Vahasız çöllerinde, denersen dene beni 
Vazgeçtim benliğimden, iltica ettim sana 
Sultan bildim gönlüme, onarsan ona beni 

VIII 
Darası sıfırlanmış dostluklar kabilinden 
Parayı tanımazken aldığım harçlık gibi 
Kaybettim alayını düş şehri gecelerde 
Ne zaman ufka dalsam 
Gözlerime neden/se karanlıklar çöker 
Nefeslensem yüreğimi karanlıklar söker 
Gözlerimi kapatsam kirpiklerim karanlıklar döker 

IX 
Tonlarca hüzün taşır 
Candan eden akşamlar 
Hep seni hatırlatır 
Handan akan akşamlar 
Karanlık çökünce bir acı sarar 
Derinden derine sızlar yaralar 
Gözlerim sürmeli gözleri arar 
Bir başka düner sen yokken yıldızlar 
Dönmesin ırmağa yeter gözlerim 
Asır gibi geçer nursuz geceler 
Karanlık çökünce seni özlerim 
Uyutmaz insanı sessiz geceler 
Yüreğimde kesişir hüznün enlem-boylamı 
Kalbim közden öz olur, anlarım sakınamam 
Öteler ötesinden şifrelidir söylemi 
Ölürüm saçlarına, ölürüm dokunamam 
Yedi canlı masaldan, düşlerim pare pare 
Karanlığın mimarı, çık gel nurlu sefere 
Esirgemem kendimi oynarsam yazı-tura 
Akşam sularında ben sulardan bakınamam 

X ve Son 
Her şeye tanık şu muson yağmurları 
Toprağın kokusunu avuçlarken ben 
İkisinin arasından sesleniyorum 
Karanlıklarda düşlerim, sürmeli gözleri 
Rüyalar uykusuz da sürerler 
Hoşça kal dostum, üzülme sakın ha, hüzünlenme 
Unutma zaten biz hep ayrı çalan saatlerdik 
Söylesem hiç kimse inanmaz 
Karanlıklar nurla sırlanır 
İnan artık sen de, karanlıklar nurla sırlanır

Celil ÇINKIR - DELİBAL
( Karanlıklar Nurla Sırlanır başlıklı yazı delibal tarafından 12.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu