Umudun Şehri
                                  UMUDUN ŞEHRİ 


Mevsimlerin en güzeli olan ilkbaharın kokusuyla güneş, Adıyaman sokaklarına doğuyordu. Her kapıdan bir annenin umuduyla okula gitmek için çıkan çocukların yollarına filizleniyordu çiçekler. Her sabah yaşanılacak ömürler yollara düşerken sabaha varamadan hayalsiz kalan çocukların ruhunda yaşam kayboluyordu. Bazende ümidin kalbinde olan bu şehirde yeni yaşamlar yol alıyordu.


Her umudun uyandığı bu şehirde okula varmak için kalkıp hazırlanan Leyla, evden çıkarken hayallerini de çantasına koyup yola koyuldu. Her sabah olduğu gibi okul servisine binip hayallerini içinden anlatmaya başladı. belkide her sabah aynı şeyleri düşünüp dururdu bilakis daha düşünülecek çok şey varken yollar hemen okula varırdı.
 İlk dersi olan toplum bilincini dinledikten sonra Leyla, zilin çalımasıyla okul kütüphanesine gidip bitirdiği Bin Muhteşem Güneş kitabını raflardaki diğer kitapların yanına bıraktı. Daha sonra Leyla yeni yaşamların kapısını açacak bir kitap aradı. Gözüne ilk çarpan beyaz zambaklar ülkesiydi. Daha önce çok duyduğu ama okumaya fırsat bulamadığı bir kitaptı. Eline alıp sınıfa gidene kadar kitabı inceledi...

Bugünkü dersleri erken biten Leyla, okul gezisi için gidecekleri Karakuş Tümülüsü'ne gitmek için eşyalarını toplayıp servise bindi.
Epeyce yol gittikten sonra bir yandan yolda gördüğü bir çok çocuğun yaşama sevincine ortak olurken bir yandan da şiirle doldurulmuş defterinde sayfaları çevirip seçtiği bir şiiri içinden okumaya başladı:

Islak toprak gökyüzüne baktığında,
Gökkuşağı renklerini aşkla kuşatsın.
Dünkü üzüntüler kalırsa anılarda,
Kör geçmiş kaçan rüzgara hapsolsun...

Şiiri okuduktan sonra defteri kapatıp düşüncelere daldı.
Çocuklar geleceğinden habersiz yaşarken onlara güzel bir dünya bırakmak için umuda tekrardan sarıldı.
Leyla ve arkadaşları yol boyunca öğretmeninin verdiği bilgilerle Kommagene Krallığı'na ait olan bu tarihi anıtla ilgili, tartışıp bilgiler verirlerken gidecekleri yere varmışlardı. 


Karakuş Tümülüsü'ne ilk kez gelen Leyla, heyecanlı bir şekilde göz gezdirirken tarihin bıraktığı güzelliklerin, insanların ruhlarına aşıladığı bir özgürlük olduğunu düşündü. 
Leyla ve arkadaşları etrafı incelemeye devam ederken Tarih Öğretmeni artık eve gitme vakti olduğunu söyleyip yola çıktılar.

Yaşam zamana engel olamadan, saatler akıp giderken leyla evine dönmüştü. Leyla ailesiyle akşam yemeği yiyip ailesine bugün gittiği Karakuş tümülüsü'nü anlattı. öğretmeninden öğrendiği bilgileri de ailesiyle paylaştı. akşam yemeğini yedikten ve bulaşıkları yıkadıktan sonra kütüphaneden aldığı kitabı çantasından çıkardı, heyecanla okumaya başladı.
Bugünün yorgunluğundan Leyla'nın gözleri tam kapanmak üzereydi ki aniden şiddetli bir deprem olmaya başladı. Çok geçmeden Leyla depremin bilincinde olup elini başının üzerine koydu, sonra güvenli bir yere oturdu. Ortalık sakinleşince Leyla Ailesiyle birlikte hızlıca dışarı çıktılar. Bir zamanlar acısını 6 şubatta çıkaran deprem tekrardan habersiz gelmişti. Belki de yine korkular yaşama egemen olacaktı. Leyla dışarıda güvenli bir yerde oturup babasına son durumu sorduğunda babası kötü bir şeyin olmadığını depremin çok büyük bir şiddette olmasına rağmen hiç bir şeyin zarar görmediği bilgisini verdi. 
Leyla bu bilgiye sevinerek 6 şubattan sonra şehrin umudla başlayan yolculuğunda nasıl kurulup güçlendiğini, firaklı gecelerden sonra güneşin doğmayı unutmadığı bu şehirde halkın ihtiyacı olan tek şeyin bitmeyen umudu olduğunu düşündü..


Zeynep kiraç


( Umudun Şehri başlıklı yazı zeynep-kirac tarafından 19.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.