bu senin ayakların
durmak bilmez incecik yerlerinden, ne güzel
ne güzel yürüyüşün bu, koşuşun bu senin
kaç yüzyılın tarihini taşıyorsun, hiç bilmem
bu kaçtığın bir tek benim zamanım, bu kaçıncı
saniyesinden dakikasına kadar ölü güncem, sayamam.
-parkur bitti, kaybettik yarışı
bu senin gözlerin
bana bakmak bilmez renginden, ne güzel
ne güzel bakışın bu, izleyişin bu senin
kaç şelale taşıyorsun kirpiklerinde, hiç bilmem
ben çok deniz taşırdım, yanaklarımdan düşüre düşüre.
-şarkı bitti, kalbim düştü ringden
artık vurmayabilirsin.
bu senin sesin
bana tek laf etmeyen harflerinden, ne güzel
ne güzel konuşuşun bu, leyla'ya ahmed arif okur gibi
piraye'ye nazım'ın mektubunu uzatır gibi, ne güzel.
kimlere titretirsin ses tellerini hiç bilmem,
ben hariç hep...
-mevsim bitti, çiçeği çürüdü pencerelerimin
artık kuş olup uçabilirsin.
bu benim parmaklarım,
iflah olmaz şiirlerinden, yazışından dizeleri
düzeltemeyişinden hiçbir şeyi, bu benim parmaklarım
nasıl da güzel değil şimdi, bilsen...
-sıcağım bitti, ışığın dünyamdan çekileli
artık tutunmaz kimsenin eli.
daha da gelmezsin üstelik,
şiir oluşundan belli.