Pan’ın Labirenti’nde mi? Ra’nın Piramidi’nde misin?
Yerin altında mı yoksa üstünde misin?
Söylesene sen nerdesin? Kim bilir neredesin…
Gece ayazında akan su donar iken
Şair-i Kaptan ben aşkınla yanar iken
Öksüz hecelerin birer birer dökülüyor…
Zamanı durdur beni dondur ve sonra ruhumu al
Seni bulmam için dünyaya haber sal
Yazacaklarım bitmez yazarım tomar tomar…
Sezar’ın ordusuyla Mısır’a dayanmışım
Senin için Sahra’yı bir gecede aşmışım
Kleopatra bile seni görüp kıskanıyor…
Aslı ile sureti arasında bu kadar fark var mıydı?
Pencerende aşk rüzgarı perdeyi açar mıydı?
Dalgalanan saçının rüzgarıyla uçarım…
Ay ışığının gel-gitlerle yaptığı ezgi
Ay ruhunun su ruhuna ilan ettiği aşk gibi
Yeni gün bana seni müjdeliyor…
Seher yeli geldi bana seni getirdi
Gamzende gizlenen peri gibi gözlerin de gülüyor
Ve busen ile cennetim renkleniyor…
Onurlu duru halin yağmur gibi damla damla
Kalemimde yaşam bulan sefa sürdüğüm zamanda
Sarılıp uyuyacağız her günümüzün sonunda…
Mine güzelliğini canım benden esirgeme
Başka bir tat getir senle geçen her geceme
Mazhar olup taç takayım altın kalpli meleğime…
( Pan başlıklı yazı Sefa Anvar tarafından 5/1/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu