Rengi muğlak bir gün esrarlı bir
gülüş
Aşkın bentlerinden aşırdığı kadar
güneşin
Sökün eden nidalarına vakıfım mizacın:
Koyu gölgeler kasıtlı bir sessizlikle,
Karanlıksa günün hicvinde saklı
esaretle
Mahal verildiği kadar hüzne
Dik yakalı sözcüklerin
Dik başlı elemin ve şehrin
Nidaları soluksuz işte evrenin
Körü körüne sevmek değil bu bilakis
bahşedilen
Sevgiyle ve nefesle eşleşen
Bir kıyam mazur görsün beni Tanrı
İklimlerden en çok hazanı sevdim
Meylettiği şu rüzgâr kadar da varım
hani
İçimdeki serkeş ruh
Sarkacı kırıksa evrenin suç bende mi?
Ve sayacı dipsiz özlemin
Öznemle muhatap olsam ne ki bir ömrü
Ben sevgiye adamadım mı, kırık yüreği
Kırgın evreni
Kırağı çalan her zerremi
İçimde yerleşik o kara bulutu da def
ettim mi gündüzümden
Geceyle yeniden meşk eylerim ben…
Bir hayal daha sundu kader
Bir hazan nasıl da muktedir
Hüzünle sevişen yorgun bulutların
kardığı kadar
Aydınlık varlığım
Simetrik tüm duygularım
Manipüle edilen bir sessizlikle ben
de varım
Bu coşkulu yüreğin
Müdavimi olsam ne ki devinen iklimin
ve elemin
Hörgücünde saklıyım madem matemin
Mabedim nasıl da edildi yerle yeksan
Lakin ben melankoliyi ve acıyı hep
sevdim
Biliyorum ki:
Açmaza düştüm defalarca
Hem çözülmesi mümkün olmayan bir
kördüğümün sarmalında
Seker yüreğim bir kuş gibi
Büründüğüm haletiruhiyem daha dün
gibi
Yaşadığım çocukluğum
Yetim gölgemle koştuğum o muğlak son
Lakin önce hidayete ermeliyim
Nasıl ki rahmeti ç/ekiyorum bir bir
içime
Nasıl ki elem ekip huzur b/içiyorum
gücüm yettiğince
Hümayunu yerle göğün
Kapışan şeytan ve zalim tutarken
çetelesini bu dinmez vahşetin
Mazlumlarla beraber ben de aynı acıyı
çekiyorum
Eş değer bir zulümle konuşlu olduğum
o İlahi Rakım
Aşkın meşrebinde saygılı bir kul
Tanrısına
Tanısı olmayan acılardan nasiplendiği
kadar
Fıtratında saklı elbet evren ne
buyurduysa
Küçücük bir nokta iken eşkâlim
Üç noktalı sevgimle şiirlerimle
avunuyorum
Kandığım kadar cihana
Kardığım kadar yalnızlığımı
Biliyorum ki:
Karşılıksız seve seve mayın döşeli
bir arazidir
Nöbete kaldığım
Nazım hala saklı
En çok niyazımla
Kâh yalpalandığım kâh kapaklandığım
Ama sihirli bir Güce nasıl ki talibim
İlahi Aşkın her zerresine
Sevgi illa ki kıyama durduğum
Yanık sözcüklerin bilfiil yüreğini ve
yüreğimi kavurduğum
İltimas geçen yine kâinat
Bak işte: hâsıl oldu iki adet kanat
Kanayan surelerin değil
Kanayan suretlerin
Hegemonyasında mademki insanlık
zalimlerin
Eh, âlem olduğum kadar içimdeki
hasreti
Ektiğim kadar zemherisine bilumum
yaralı coğrafyanın
Ben de varım bu savaşta
Aralıksız çıkıp indiğim yokuşta
Ant içtiğim kadar Kutsal Kitaba
Yeter ki kutsansın masumiyet
Zeval de gelmesin artık masum
insanlara
Aşk körü renk körü cihan
Meşrebi geniş nice münafık eksik
olmayan isyan
Rabbim af eyle kullarını
Hidayeti eşiğinde
Asılı kaldığım kadar hüznün beşiğinde
Salındığım
Bir kıyım bir kıyam devrik rotalardan
değil
Karanlıktan kaçtığım
Şerh düşülesi ise sadece hüzün ve
gözyaşı
Ve umutla
Eşleşen ruhların mazlumu kaldırdığı
Son dansı
Asla da olmayacak ölüm bu masalın
sonu
Yeniden doğacak güneş
Tecelli ettiği kadar İlahi Adalet ve
İlahi Ateş…