Derin
dilsiz çığlıkların
Rüzgarlar
ile terk ettiği suretimi
Bir
sonbahar akşamından yazıyorum
Her
vazgeçiş
Her
gidemeyiş
Her
sevgisizlik
Ayrı bir
yaprakta düşüyor
Sıvaları
dökülmüş bahçemin duvarlarına
Pervazlarından
kalbime doğru
Isıtamadığım
ellerimi ayaklarımı
Bir
serinlik esiyor
Hangi aşk
savurur ruhumu
Yanarım
kavuşma hevesimden
Bilirim
Bilirim
dudaklarım susamalı
Göğe
açılan avuçlarımdan
Bilirim
yakışır tövbeler
Güz ile
dökülmeli günahtan yapraklarım
Seziyorum
sabrım kalmadı
Çatlaklarımı
ellerimle kapamaya
Ve
öldürdüm ellerimle yine
Soluğu
kesilmemiş tüm bahanelerimi
Diledim
kendime kokuşmuş ne kadar özrüm varsa
Geçtim
bir zamanın içinden
Ölüme
doğru
Şimdi
terk etsem diyarımı
Ardıma
bırakacağım hoş satırlar diledim
Dökülsün
nahoş anıdan yana çürük yapraklarım
Akıl
diliyorum yeşerecek baharlarımdan
Ve kış
örtsün ne olur karanlığımı
Biliyorum
mağfireti bol Rahman’ı
Umut
ekiyorsam toprağıma hala
Gözyaşım
suluyorsa susamış dudaklarımı
Bir
gecede yeniden doğabilirim
Onun
sevgisinden biraz paye düşerse soframa
Biliyorum
doyabilirim
Büşra KANKURT