Tanıdığım Ünlüler ATİLLA İLHAN
Onunla tanışmam nasıl oldu? Sağ cenah gazetelerde boy gösteren, röportajlar
veren bu şair epeydir ilgimi çekiyordu. Üniversitede öğrenciydim. Bu benim
ikinci fakültem. Edebiyat merakım beni ilahiyat fakültesinden etmişti ama
edebiyatla ilgimi hiç kesmemiştim. Hatta serbest meslek icra ederken bile edebi
eserler okuyordum.
Bir anket yapmak düşüncesi doğdu içime, röportaja döndü bu düşünce. Bir sürü
soru hazırlamıştım 100’ e yakın. Mukaddime ’nin doğuş nedenini İbn-i Haldun
dönemin önemli sayılan aydınlarına yönelik bir anketinin olduğunu öğrendiğim
gün aklıma geldi bu düşünce. Ben de soruları önceden hazırladım.
O sıra yayınlanan bir dergide önemli bir görevde olduğunu öğrendiğim Atilla
İlhan’ı aradım. İlk arayışım başarısızlıkla sonuçlanmış ama telefonunu elde
etmeyi başarmıştım. Telefon ettim dergi idaresinde buluştuk. Bir grup halinde
oturuyorlardı. Soyadı benimle aynı bir bayan ve şimdi hatırlayamadığım birkaç
kişiyle oturuyor, koyu bir sohbete dalmışlardı. Bir ressamdan bahsediyorlardı.
Bu Türk Ressamın Fransa macerası söz konusuydu. Erkeklik organlarının
resimlerinden bir sergi açmış Ressamımız. Sergiyi gezen bir gay Fransız
eleştirmen Ressamı Fransa’ya götürüp orada tanıtmış ve meşhur etmişti. Sanatın,
özellikle Batı sanatının bu derece adileşmesi midemi bulandırmıştı.
Aslında yazarın ‘’Hangi Seks’ adlı kitabını da yeni okumuştum ve zaten nefret
ettiğim Batıdan büsbütün nefret eder olmuştum. Hangi Batı zaten sağcı
yazarlarda okuduğum yazıların bir benzeriydi ve beni şaşırtmıştı. Şiirlerinden
Mihrimah ve Sultanı- Yegah’ını da beğenerek ve ayrıca besteleyerek
okuyordum.
Onun Divan Edebiyatı hakkındaki görüşlerini de pek beğeniyordum. Şiirlerinden
başka romanları ve denemelerini de okumuştum. Hepsine öğrenci bütçemden
ayırarak para ödedim ve kitaplığıma katmıştım.
Onları dinledim sessizce ve biraz da garip karşılayarak. Bana göre aralarında
kadınların bulunduğu yerde bu tür cinsellik konularına yer olmazdı. Orada
sözleştik ve belirlediğimiz vakitte o zamanlar taksimde bulunan bir kafede
buluştuk. Şair bana orada demlik çay ısmarladı. İçerken sorularımı sordum. O
söyledi ben yazdım Milli gazete başlıklı deftere. Soruları azaltmamı, daha
basit ve sade hale getirmemi söylemişti. Ben de istemeye istemeye yaptım.
Röportaj onun reklamına dönüşmüştü. Kullanıldığımı hissettim. O zamanlar adı
geçen gazetede muhabirlik yaptığım halde bu röportajı yayınlamadım. Çünkü daha
o günlerde aynı gazetede başka biri tarafından yayınlanan röportajla karşılaşmıştım.
O ara sıra kendisiyle görüşen arkadaşlarımıza röportajın akıbetini soruyordu.
Ben de o ölünce yayınlarım diyordum. Sonra öldüğünü işittim ama ben kayıtlarımı
kaybetmiştim. Hala onları bulup yayınlayacağımı umuyorum. Keşke kullanıldığımı
düşünmeseydim de alınganlık yapmasaydım. En azından şimdi elimde olurdu.
Eserlerini hala okuyorum zaman zaman. Şiirleri başucu kitabım gibi.
Şiirlerindeki cinsellikten hoşlanmıyorum. Okulda derslere götürüp getirdiğim
halde öğrencilere okurken seçme yapmak zorunda olduğum şairlerden biri o. Cemal
Süreya gibi sevdiği ama bu tarz şiirlerini öğrencilerime okumaktan utandığım
bir şair o.
Ahmet Kemal