İlahlar insanların kardeşi değildi. İlahlar ilanen kardeş oldukları karşı grubun ilahlarıyla yatıyorlardı. İttifak yasası gereği bu taraftan bir ilah; karşı gruba verilmiş olan ilah çocuklarıyla ittifakı kardeşlerdi. Yasa gereği ittifakı kardeşlerle yatmak meşruiyettir.
Paylaşım yoluyla çocuk bir gruba verilirdi. Çocuk, verildiği
gruba ya doğuranın ittifak illiyet bağıyla ya doğurtanın ittifak illiyet
bağıyla bağlıydı. Böylece çocuk ya doğuran tarafa veriliyordu. Ya da doğurtan
tarafa veriliyordu. Çocuğun verildiği taraf, çocukların totem kardeşi
oluyorlardı.
Unutmayın ki ittifak yasasına göre bu tarafın eril kişileri,
karşı tarafın dişil cinsleriyle yatıyordu. Aynı şekilde karşı tarafta dişil
olanlar da, bu taraftan erillerle yatıyordu. Bu bağlamla sürece bakacağız.
İttifak yasasına göre totem kardeşlerle değil, ilahtan
kardeşlerle yatılacaktı. Ya doğuran
taraf olmakla ya da doğurtan taraf olmanın ittifak illiyet bağıyla doğmuş bir
çocuk; karşı ilah gruba verilmişse; çocuk bu taraf gruptakilerle yatacaktı.
Çünkü ittifak yasasına göre karşı gruba verilen çocuk, bu
taraf grubun ilanen (ilah) kardeşiydi. Ve ilanen kardeşlerle yatmak da cevazdı.
Şimdi bir düşünün. Kardeşiyle evli olduğunu söyleyen İbrahim; Sara’yla ne
türden bir kardeştiler acaba? Her halde totemden kardeş değildiler. Birbirine
yakınlaşır olduklarına göre “İlanen İlahtan kardeştiler.”
Karşı tarafın bir kadınından doğan çocuk, bu taraf gruba
verildiğinde, çocuk kendisini doğuran kadının totem kardeşi olmayacaktı. Bu
paylaşımda çocuk kendisini doğuran kadının ilenen ilah kardeşi olur. İlke
olarak çocuk kendini doğuran kadınla değil, ilanen kardeşi olan kadınla yatmış
oluyordu.
Tıpkı Hz. İbrahim’le, Sara gibi. Hz. İbrahim, Sara ya
ittifakın illiyet bağıyla kardeşti. Yani doğuranı ve doğurtanı aynı klan soy
totem kardeş değildiler. Ana baba kardeşliği de zaten o dönemde bilinmezdi.
Biz hikâyeyi köleci anlayışla dinleyip anladığımız için
kardeşlerin birbirine cinsel yakınlıkla olması bize abes gelecekti. İttifak
içinde çocuk ne tarafa verilirse verilsin. Bir taraf çocuğun doğuranları
olmakla çocuğa, ittifakı illiyet bağıyla bağlı olacaktı. Diğer taraf
doğurtanlar da o çocuğun doğurtanları olmakla çocuğa ittifakın illiyet bağıyla
bağlı olacaktılar. İttifak içinde İbrahim’le, Sara her hali kârda kardeştiler.
İbrahim’le sara ilahtan kardeş olmaları nedenle aralarındaki
ilişki ilahi yasalara göreydi. İbrahim’le Sara hikâyesinde ittifak içine gelen
yapıların geçiş dönemiyle yaşadıkları sürece ait anlatımlarla “evlilik denen
köleci kuruma dek” anlatımların sembolizmi vardı. Yine geçiş dönemi ilahi
sürecin kurallarına göre Sara çocuğu İbrahim’e değil, tapınağa veriyordu. Bu
tutum ilahi yasalar içinde başka bir kuraldı.
Ama Hacer İbrahim’e, baba mirasçısı olacak bir çocuk
veriyordu. Nasıl kocaya çocuk vermeyen süreç ilahi bir yasaysa; Baba
mirasçılığını anlatan Hacer hikâyesi de köleci bir yasanın anlatımıydı.
Hamurabi yasalarındandı. Dikkat edilirse İbrahim sembolizmi geçiş dönemi içinde
İbrahim üzerinde şimdi bize mitoloji gelen hem ilahi dönem yasalarını hem
köleci mirasın babalık kurallarıyla anlatılmaktadır.