Okuruma Notlar
Okuruma Notlar
1
SEVGİLİ okurum; seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Bir yazar için en sevgili
şeyi okurudur. Bir öğretmen için öğrencisi, baba için çocukları, usta için
çırağı- bunu söz gelimi söyledim bu konuda kanıtım yoktur- işte sen benim en
kıymetli şeyim, en değerli varlığın, iki gözüm, canım, cananım, biricik
varlığım, her şeyim.
Her şeyi sana açıklayacağım. 40 senelik yazarlık hayatımda senden başkası için
bir şey yapmadım. Hep senin için yaşadım, senin için düşündüm, senin için
kaygılandım. Senin için yaptım ne yaptımsa. Senin için okudum, senin için
yazdım.
Ben seni tanımam belki ama arada derede izlerini, benzerlerinin yüzlerini
görürü dururum. Bazen öğrencimsin sen benim, bazen hiç yüzünü görmediğim bir
hayranımsın.
Her ne kadar seni tanımıyorsam da kendimi sana tanıtmak emelindeyim. Ben 1956
‘da İzmit’te doğdum. 9 çocuklu ailenin 3.cü çocuğuyum. Ölüleri sayarsak 11
kardeşiz. İkisi ölü olan abilerimi sayarsak 11 kardeşiz. Birinin ismini ben
aldığıma göre ben yaşamayan birinin yerine yaşayan bir zavallıyım. Ben aslında
başkasının yerine yaşayan biriyim. Bana doğduğumda Ahmet ismini vermiş ebem.
Ebem dedim de annemin babaannesi mübarek bir kadın. Çok severdim onu. Melek
gibi bir kadındı. Çocukluğumda ara sıra görürdüm onu. Dedemin evine
gelirdi.
80 yaşlarındaydı. Dedikodu nedir bilmezdi. Namaz niyazdan başka bir işi yoktu.
Çocuklarını kilimlere sararak gemiyle İzmit’e getirmişti. Kocası ölmüş koca bir
aileyi tek başına geçindirmekle mükellef, dul kadın. Büyük çocuğunu okutmuş,
bir küçüğü çobanlıktan kaçarak ilim tahsiline gitmiş, abisiyle yarışmış,
hafızlıkta onunla yarıştığı gibi Arapça ve medrese ilimleriyle ona fark
atmıştı. Ona Müftü Hoca Ali Efendi derlerdi. Annemin babası Hafız Salih
Efendinin ikinci ismi Hulusi pek anılmazdı. O’nun da 8 kızı 23 oğlu vardı. Tam
11 çocuk. Babam onunla yarışarak 11, 11 maç yapacak takımları
kuracaklardı.
Biz 4’ ü erkek 3’ ü kız 7 kardeş kalmıştık. Kızlar en küçüklerimizdi. Büyük
abim okuyamamış, sanat edinmek için çırak verilmişti. Abimle ben ikiz
yazılmıştık. Onun yüzünden ben ilkokula 5. yaşımı bitirince yazıldım.
Büyüklerin arasında hep ezildim. Üniversite tahsilinde artık bu yükü taşıyamaz
oldum. Yorgun düşmüştüm. Psikolojim patlak verdi ve ben o bir iki yıl yüzünden
yıllar kaybettim. Onun için sanata verdim kendimi. Ne diyordu Sartre ‘kayıplar
kazançtır, kazançlar kayıp’. Bu kayıplar kazanç olmuştu benim için. Şimdi onun
keyfini çıkarıyorum.
Ailede ilk müdür ben oldum. Bir özel sektör yurdu müdürlüğüydü bu. İkincisi
abim üçüncü ve son müdür kardeşim. İki üniversite okudum, birini bitirdim
diğerini bitirmiş kadar okudum ama bitiremedim. Ama o fakülteyi bitiren çok
kişiden daha donanımlıyım branşta. Birinci fakültem ilahiyattı ikinci edebiyat.
İlahiyatta ilgim edebiyata idi. Gece gündüz edebi eserler okurdum. Yemek
kuyruklarında, dolmuşlarda, kahvelerde. İlk fakültem Erzurum’daydı. İkicisi
İstanbul’da. Edebiyatı bitirdim ama fakültenin edebiyatla ilgisi yapay bir
ilgiydi ve Türkçeleri berbattı. Edebiyatın bilimsel kısmına takılıp
kalmışlardı, sanat yönüyle bir ilgileri yoktu.
Mehmet Kaplan’ı, Ömer Faruk Akün’ü, İnci Enginün’ü, orada tanıdım ve
öğrencileri oldum. Zeynep Kerman, Muharrem Ergin, Birol Emil, Kazım Yetiş,
Kemal Yavuz, Amil Çelebioğlu orada tanıdım, derslerine girdim. İstanbul
Üniversitesinin koridorlarında hayatı tanıdım. İlk karşılıksız aşkı orada
yaşadım. Şairliğim ordandır. Ve bu nedenledir desem yalan olmaz.
Bu fakülte ve İstanbul bana çok şey öğretti ve çok şey kazandırdı. Ben
İstanbul’u çok sevdim, ama İstanbul beni çok sevmedi. İstanbul benin
hayallerimin kenti oldu. Ve o benim hep altın şehir oldu. Bir masal şehri oldu.
Bir doğu başkenti, bir bin bir gece ülkesi oldu.
Ben Fakülteyi bitirince İstanbul beni nazlı bir sevgili gibi bıraktı.
Karasevdalara saldı beni. Benim ikinci karasevdam birinciyi bastırdı, aşk
ütopyası kadın safhasını aştı ve kent safhasına ulaştı. Oradan da ülke
safhasına ulaştı, millet safhasına ulaşacak. Bu millet safhası Akif’in millet
anlayışıyla özdeş olacak.
Şiirde Necip Fazıl, Yahya Kemal, Sezai Karakoç favorilerimdir. Divan şiirini
severim. Halk şiirinin seçkin ürünlerini unutmam tasavvuf şiirine, Yunus
Emre’ye hayranım, Mevlana’ya aşığım. Batılaşmacı şiirimizden hazzetmem ta ki
yeni şiirimize kadar. Yeni şiiri bana Karakoç sevdirdi, sonra birinci ve ikinci
yenileri sevdim. Batı ve doğu şirini tercümeler yoluyla okudum. Arapça, Farsça
ve İngilizce bilirim. İngilizce öğretmenliği yaptım. Asıl branşım Edebiyat
öğretmenliğidir. 26 yıllık mesleğime aşığım. Şiir ve düzyazı yazmayı sürdürüyorum.
‘Ailem ve Ben ‘adlı bir anı roman,’ yazılarım 1’ adlı düşünce yazıları, ‘aşk
kitabı’, ‘ashabı kehf’, ‘gizli kapı’ isimli şiirlerim var. Eğitim üzerine bir
kitap hazırlıyorum. Günlüklerim var. Evli ve üç çocuk sahibiyim.
Daha yazacağım çok şeyler var. (Devamı gelecek yazıda)
Ahmet Kemal
(
Okuruma Notlar başlıklı yazı
EDİP GÜL tarafından
26.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.