Değişim Geçiren Toplum Ve Sarsılan Aile Yapımız
DEĞİŞİM GEÇİREN TOPLUM VE SARSILAN AİLE YAPIMIZ
Son on
yılda hızla kalkınan ülkemiz ve artan refah seviyemiz toplumda büyük
değişimlere yol açmaya başlamış, bireylerin beklenti çıtası yükselmiş,
problemler azalacağı sanıldığı yerde artmaya başlamıştır.
Maddi
kalkınma ile beraber yürümeyen manevi kalkınma beraberinde bir sürü
sorunlar getirmiştir. Bu sorunlar büyüktür ve acil eylem planını
gerektirecek kadar önemlidir. Konut sorunları halledilmiş, herkes bir ev
yanında bir de son model araba peşinde koşmaya başlamıştır. Her ailede
birden çok kişi çalışmaya başlamış, aile aylık geliri ortalaması ve
harcama seviyesi batılı toplumlar kadar değilse bile onlara yakın bir
hale gelmeye başlamıştır.
Bu durum batının yaşadığı sorunları
bizim de yaşamaya başlayacağımızı göstermekte, sorunlar zaten bir bir
baş göstermektedir. Bu sorunlar öncelikle teknoloji ve refahın bize
hediye attığı sorunlardır. Teknoloji kişiyi yalnızlaştırmıştır. TV ve
internet sanal bir dünya yaratmıştır. Bu sanal dünya birçok sorunu
beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar öyle kolay halledilebilir sorunlar
değildir.
Hızlı kalkınma ve artan refah seviyesi insanları
bencilleştirmiş, geleneksel değerleri aşındırmaya başlamıştır. Dini
değerler ve gelenek, göreneklerin aşındığı bu ortamda yerine yeni
değerler konamamıştır. Bu da insanlarda bir yozlaşmaya yol açmış, erdem
yok sayılmış, iyilik duyguları pörsümüştür. Yaşamı yalnızca zevk almaya
indirgeyen toplum bu alanda füze hızıyla ilerlemiş, bu süratli gidişte
birçok manevi birikimi zayi etmiştir.
Bu manevi yıkım korkunç bir
erimeye ve yok olmaya yol açmış, insanları birbirine tahammül edemez
hale getirmiştir. Diğer-gamlık ve fedakarlık duyguları enayilik ve
aptallık sayılmış, bencillik ve egoizm tavan yapmıştır. İyilik yapma
duyguları sıfırlanan toplum yaşama sevincini kaybetmiş, ruhsal dengesini
bozmuştur.
Bu ruh dengesi bozuklukları birçok hastalıklara yol
açmış, önce psikolojik, sonra biyolojik hastalıklarla boğuşan toplum
dayanma gücünü yitirmiştir. Allah ile arasını açmış, yalnızca dünyaya
tapar bir hale gelen bireyler Allahsız bir hayatta yaşama dengesini bir
türlü bulamamıştır.
Dünyanın geçici olduğunu unutmuş, girdiği
yanlış yolda sorunlarla baş edemeyen birey çözümü intiharda arar hale
gelmiştir. İnanan kesim ibadet ruhunu kaybetmiş, şekil dindarlığı kişiyi
inançsız bir hale eşdeğer hale getirmiştir. Her şeyini bu dünya üzerine
kurmuş bu zavallı toplum şirazesini kaybetmiştir.
Onu yeniden
asliyetine döndürmeden bir çıkış yolu bulunamayacaktır. Bu da Müslüman
toplumun yeniden İslam’a dönmesinden, dinin ruhunu kavramasından başka
bir şekilde olmayacak, olamayacaktır. Tasavvufun engin ruh ve manasını
topluma zerk etmekten başka çıkış yolu yoktur. Tekke , zaviye ve dergah
medeniyetinin yeniden inşası şarttır. Bu cesede yeni bir ruh üfleme
zamanıdır. Bu ruh üfleyiciler de Yunus Emre, Mevlana ve Hacı Bektaş-ı
Veli örneği zatlar olacaktır.
Bu gün onlara her günkünden daha fazla muhtacız. Onları diriltici soluğu hayta iksirimizdir, kurtuluş soluğumuzdur.
Ahmet Kemal
(
Değişim Geçiren Toplum Ve Sarsılan Aile Yapımız başlıklı yazı
EDİP GÜL tarafından
13.05.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.