Aradan geçen altı ay sonrasında
kale etrafına yeniden evler inşa edilerek pazarlar cami ve medreseler kurularak
yeni bir hayata doğru adımlar atılırken, Bizans imparatoru Yandan Çatlayous,
uzun bir müddet onlarla savaşmadan, onları yenmenin çaresine bakıyordu. Köyün
ileri gelenleri Murat'ı baş göz ederek dünya evine sokmanın peşinde iken,
Aygül’ün ona bakışlarını, Murat’ın da bakışların bildiklerinden baş göz etmeyi
düşünüyorlardı. Bu arada az ilerideki yamaçta gezen Murat ve Aygül uzaktan
izlendiklerinden habersizlerdi. Aygül.
-Yiğidim burada kalmayı düşünmüyorsun,
yoksa gitmeyi mi düşünüyorsun?
Diyerek maksadını sordu.
Murat.
-Bu gönül öyle bir yanar ki, yandığını
gören bir çift göz gerek.
-Gönlünün karşılık bulduğu
yandığını gören bir çift göz bende vardır yiğidim.
-Dilimdeki gönlümdeki sözler uzun zamandır
kilitliydi, sen geldin ve açtın güzelliğinle bakışınla yiğitliğinle Ay yüzlüm, Aygül’üm.
-Bende gönlümü ısıtan bir er
arıyordum, bunu sende buldum yiğidim.
-Bende hak aşkıyla imanın kuşağıyla
gönlümü bağladım sana tutuldum, sanırsam herkes bizi birbirimize
yakıştırıyorken, bizi bir an önce baş göz yaparak dünya evine sokmanın
telaşında, bunu fark ediyorum. Hatta şu anda bizi uzaktan izliyorlar.
-Ben imanla aşkla seninle ölüm
endişesini terk ettim yiğidim. Ölüm bizim için yokluk değil, bizi yaratan Yüce
Rabbimize gül kokulu Nebiye ulaşmaktır.
-Artık bundan sonra bize uzakta,
yakında birdir. Ne uzaklığımız olacak belki de ne yakınlığımız bundan sonra.
-Olsun yiğidim, her an senin
yanında olacağım olamasam da dualarımla olacağım. Beden canın konacağı bir yuva
arar, ben sende buldum, sende bende bulduysan, var beni köyümüzün en yaşlısı Kamil
dedemden iste yiğidim.
Battal Gazinin yiğit oğlu Murat ve Aygül
birbirlerine sarılırken, köyden onlara doğru sevinç nidaları yankılanarak
geliyordu.
Mehmet Aluç