“Şiirin malzemesi duygulardır. Düşünce bir atımlık tuz
kadardır şiirde. Nesrin malzemesi ise düşüncedir. Duygu bir atımlık tuz
kadardır nesirde.” Bekir Sıtkı Erdoğan
Şiirde duygu mutlaka olacak, düşünce olmamalı demiyorum,
ama duygu ve ahenk ön planda olmalıdır düşüncesindeyim. Bilgi vermek için, bir
şeyler öğretebilmek için nesir kullanılır. Böyle olmasa ders kitaplarımızın
tümü şiirlerle dolu olurdu. Şairler ülkenin haykıran sesidir. Yanlışları
haykıracaklardır, doğruları ifade edeceklerdir, ancak şiirsel bir biçimde.
Şiir ve nesir birbirinden şekil ve içerik konusunda çok
farklı iki yazım türüdür. Nesrin öncüsü akıl ve mantıktır. Şiirin sadece
duygular, hayaller, normal gözle görülmeyen ama hissedilen resimlerdir. Şiir
okunurken gerçek şiirse okuyanın hayalinde o küçük resimcikler canlanmalı, onu
başka bir dünyanın içine götürmelidir. Nesirde aklın başta olması, okuduklarını
düşünmesi, ne olduğunu anlaması, öğrenmesi, aklında tutması gerekir. Şiire
bilgi katılmak isteniyorsa ki adına DİDAKTİK dediğimiz bu tür şiirler; düşünceler,
bilgiler şiirin potasında eritilmelidir. Okuyan bilgiden önce şiiri
hissetmelidir.
Şiir yeni bir dünyaya açılan penceredir. Perdesiz pencereler
merak uyandırmaz herkes tarafından rahatlıkla izlenir içindekiler. Bu çalışmalar
günlük konuşma diliyle, cümleleriyle yapılanlardır. Genelde didaktik çalışmalar
manzumeler bu şekilde yazılır.
Pencereden içeridekilerin görünmesini, hatta içerdeki
ışığı bile engelleyen kalın perdeli şiirler vardır. Kapalı şiir denilen bu tür
yoğun imgelerle adeta komaya girmiş bir hasta gibidir. Bitkisel hayattaki bir
hasta nasıl ağrıyan, acıyan yerlerini doktoruna aktaramıyorsa, nasıl
sevdiklerine, yakınlarına duygularını anlatamıyorsa o şiirlerin okuyucusu da
bir şey anlamayacaktır bazen anlar gibi yapsa da. Çoğu zaman şairi bile
açıklayamaz ne demek istediğini.
Pencerenin önünde tül olmalıdır şiir. Tam olarak değilse
bile içerideki ziynetlerin varlığını hissettirmelidir. Görmek, dokunmak,
hissedebilmek için heves içinde okunmalıdır şiir.
Şiirde olması gerekenleri dilimin döndüğünce açıklamaya
çalıştım. Bir de sitelerde gördüğüm bir yanlışı ifade etmek istiyorum. Şair
arkadaşlarımız şiir ekledikleri zaman haklı olarak okunmasını ve beğenilmesini
bekliyor. “çok güzel, bravo” gibi sözler yorum değildir. Çok kişinin yazması da
önemli değildir. Şiiri okuduysa gördüğü güzellikleri açıklayarak ifade
etmelidir. Yanlışları çekinmeden söylemelidir. Çok yorum değil, değerli
yorumlar doldurmalı sayfaları. Bu şekildeki davranışların sonucunda kırgınlıklar
oluyor. Gelen şikâyetlerden de görüyorum bunu. “bana şu kadar yorum geldi, şu
kadar kişi tebrik etti, neden seçkiye alınmadım” şair haklı, bekleyecek elbet.
Zaman zaman insanları kırmamak adına ben de yaptım, yapıyorum, hatalı olduğumu
da biliyorum. Ama görüyorum ki özellikle hece vezniyle yazılan şiirlerin
kalitesi düşüyor.
Bu yazdıklarımı manzume biçiminde de aktarma şansım vardı
( dikkat edin şiir demiyorum) ama düşüncelerin düz yazıyla aktarılması
taraftarı olarak uygun düşmezdi.