Savulun Battal Gazinin Oğlu Murat Geliyor-7-

Börü dizisinde Kemal kimdir? Gerçek ismiyle Murat Arkın kimdir? | Gündem  Haberleri

Resimli Miraç Kandili Mesajları - Güzel Sözler | Mesajlar, Dualar, Güzel söz


Murat bu düşüncelerinde yalnız değildi. Onu düşünceli gören Aygül.

-Derin düşüncelere daldın yiğidim?

Bir an bunu duymayan Murat, Aygül’ün dokunmasıyla uyandı.

Anladı ki bu düşüncelerinde yalnız değildi, Aygül’ünde gözlerinde aynı parıltılar vardı sansa da bu aşkın parıltısıydı şu anda anlayamadı. Aşk ismini duyurmak istemedi belki de herkese, özellikle de şimdi zaferi aynı hayali içlerinde yaşatarak, belki ileride diyerek böyle sanmıştı, şimdi zaferle hayallerinin yolunu açmak lazımdı. Bizanslı kefereler gırtlaklarına kadar zulümleriyle batağa batmış insanlıklarını yitirmişti. Müslümanlar şimdi bunu biliyor, zaferin akıbeti hazırlama gayretiyle coşkunca Murat aşkı belki şimdi düşünmüyordu. Ama içinde kıpırdayan Aygül’e baktıkça tüm bedenini uçuran bir şeyler vardı, şimdilik buna aşk diyemiyordu.

Bizans İmparatoru bu yüzden baskıyı büsbütün artırarak önüne gelen Türkleri suçu olsun olmasın yeni tekfuruna verdiği emirle yakalamış, zindana işkenceler ederek atamış, zaten iyice insafsızdı şimdi daha da insafsızlaşmıştı. Her gün acımadan, çocuk genç ihtiyar demeden her gün tutuklamalar oluyor, zincirlere sırayla bağlanmış perişan insanlar, şehir sokaklarından geçirilip işkence edilerek zindanlara atılıyordu. Bu durum Murat’ın kulağına gitmiş öfkelendirmişti. Artık imparator kendini bilmez, vicdan sesini duymaz bir taştı adeta. Kararları başkaları veriyorsa da, tabi ki dediğim dediktir sözünü direterek yerine getiriyor, onun yerine başkaları duyuyordu bu feryatları çığlıkları. İmparatorun vazifesi sadece bazı kararlan okumadan imzalamak, bazı emirleri mahiyetini düşünmeden vermekti lakin bu kadar da insafsızca olamazdı, buna bir an önce son vermek için Murat köylüleri ve diğer köyde eli kılıç tutan gençleri etrafına topladı. Elbette ki Aygül’de yanındaydı.

-Kardeşlerim Bizans kefesi ve başındaki o zalim, iyice azdı. Onun dersini vermek bize düşer. Onlar için hayat güzel olabilir, lakin insanlık için kara ve işkenceyle dolu bir hayat varken bize hayat güzel olamaz.

Herkes hep bir ağızdan.

-Seninleyiz Battalın oğlu Murat, ölümüne kadar seninleyiz.

-Hepinizden Allah razı olsun kardeşlerim. İnsanların huzurla yaşaması için canımızı seve seve bu yolda vermeliyiz, bunu da bilmenizi isterim.

-Seninleyiz Battalın oğlu Murat, seninleyiz.

-Kilisenin adına topladıkları haraç ve masum insanların arazilerini mallarını alarak hakkı olana vermek vazifemizdir. Şimdi akşam olunca sarayın çevresine dinamitleri yerleştireceğiz, etrafına da meşalelerle ateş yakarak çok olduğumuzu göstereceğiz, hazırladığımız dinamitleri zindandaki masum insanlar zarar görmesin diye kapının önüne ve kapı açıldıktan sonra içeriye atarak zafere ulaşacağız inşallah. İşimiz zordur Rabbim Nusret’iyle biz kazanacağız inşallah. Gençlerden birisi.

-Sağ olasın yiğidim, senden elektrik aldık bizler ampul gibi yanmaya karanlığı aydınlatmaya hazırız.

Murat bu söylemden bir şey anlamadıysa da belli etmedi. Bu icatlar keferelerin icadıdır diyerek es geçti. Düşündü.

-Bizde havadan uçarak kalelerine kartal-iha ve kartal-siha ‘larla saldırırız. Bakalım icat görsün kefereler.

Herkes birbirine baktı şaşkındı. İçlerinden bir tanesi.

-Yiğidim bunlar nelerdir?

Murat düşündü taşındı.

-Mancınıkla dinamit ateş atmak gibi bir şey. Ben şimdi gökyüzünde kartalları çağırayım, ağızlarına verelim dinamitleri, benim işaretimle gökyüzünde yere bıraksınlar zaten o ateşin ortasında hepsi patlar.

Herkes ayrı bir ağızdan, ayrı ayrı.

-Kuşlarla da konuşuyormuş Süleyman Peygamber gibi, maşallah.

Aşığın bir tanesi de.

-Zaten aşkla gönlümüz bir kuş misali uçuyor, neden kuşlarla da konuşmasın ki?

Bu âşık Yunusun ve Hacı Bektaş Velinin dergâhında yanmış pişmiş gelen bir hak aşığıydı. Herkes hayranlıkla ona bakarken, Murat.

-Gel Yunusla Hacı Bektaş Velinin dergâhında pişmiş hak aşığı. Hoş geldin gönül dostlarının kokusuyla gelmişsin, selamlarını getirmişsin bizi ihya ettiler.

Herkes birbiriyle gönülden sarıldıktan sonra hazırlığa başladılar.

Murat

-Kardeşlerim bu gece Miraç gecesidir, varalım bu gece Yunusumuzun yanına, Alemlere Rahmetin adını beraberce analım.

Akşam namazına doğru Yunusun yanına varılır, akşam namazı yatsı namazı arasında Kur’an okunur. Salavatlar getirilir. Yunusumuz söylemeye başlar.

Muhammed ile bile Mi'râc'a çıkan benem
Ashâb-ı Suffa'yıla yalıncak olan benem

Sabrıla kanâ'atı virübidüm bunlara
Kırkını bir gönlege kanâ'at kılan benem

Ol kırkdan birisine çaldumıdı neşteri
Kırkından kan akıdup ‘ibret gösteren benem

Âdem Peygamber ile Havvâ yaradılmadın
Uçmak'dan sürülüben ol müflis olan benem

Mûsâ Peygamber ile bin bir kelime kıldum
‘Îsâ Peygamber ile göklere çıkan benem

İbrâhîm Edhem vaktı terk itdi tâc u tahtı
Allâh ‘ışkına bakdı ol sırrı tuyan benem


Abdü'r-rezzâk ol dervîş yoldaş idindi beni
Hallâc-ı Mansûr'ıla dâra asılan benem

‘Ömer-i Hattâb'ıla çok ‘adl ü dâd işledüm
Oglıla fısk içinde hadde basılan benem

Adumı Yûnus dakdum sırrum ‘âleme çakdum
Levh ü kalemden öndin dilde söylenen benem

***
Aşk ile gelen erenler, içer ağıyı nuş (ölümsüzlük içkisi, nektar, bal, panzehir) eder,
Taptuğa çıkmayan çaylar, deniz ile savaş eder.

Biz bu yoldan üşenmedik, erenlerden usanmadık,
Kimseyi yavuz sanmadık, her ne eder kolmaş (geveze, sahtekâr) eder.

Kolmaşa verdik sözünü, söz ile döğdük yüzünü,
Yaban canavarı gibi, bilinler ondan şeş eder.

Bu sohbete gelmeyenler, Hak nefesi almayanlar,
Sürün onu burdan gitsin, durur ise çok iş eder.

Cahildir manadan almaz, oturur kararı gelmez,
Öleceğini hiç bilmez, yüz bin yıllık teşviş eder.

Dağ ne kadar yüksek ise, yol onun üstünden aşar,
Yunus Emre’m yolsuzlara yol gösterir ve hoş eder.

***

Aşkın aldı benden beni,
Bana seni gerek seni,
Ben yanarım dünü günü,
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim,
Ne yokluğa yerinirim,
Aşkın ile avunurum,
Bana seni gerek seni.

Aşkın aşıkları öldürür,
Aşk denizine daldırır,
Tecelli ile doldurur,
Bana seni gerek seni.

Aşkın zencîrini üzem,
Deli olam dağa düşem,
Sensin dünü gün endişem,
Bana seni gerek seni.

Eğer beni öldüreler,
Külüm göğe savuralar,
Toprağım orda çağıra,
Bana seni gerek seni.

Sofilere sohbet gerek,
Ahilere Ahret gerek,
Mecnunlara Leyla gerek,
Bana seni gerek seni.

Ne Tamuda yer eyledim,
Ne Uçmakta köşk bağladım,
Senin için çok ağladım,
Bana seni gerek seni.

Cennet Cennet dedikleri
Bir ev ile birkaç huri,
İsteyene ver sen onu,
Bana seni gerek seni.

Yusuf eğer hayalini,
Düşte göreydi bir gece,
Terkederdi mülklerini,
Bana seni gerek seni.

Yunus çağırırlar adım,
Gün geçtikçe artar odum,
İki cihanda maksudum,
Bana seni gerek seni.

***
Aşıklar dostu koyup nerde vara,


Zindandır âşıklara dostsuz sera.

Dost yüzünden gözünü ırmaz âşık,


Onun için gece gündüz avare.

Maşuka yüz bir türlü yol gösterir,


Peş âşık nice dura bir karara

Maşukanın haddinin payanı(son, sonuç, sınır. yok,)

O yüzden sığmaz âşık ile şara.( birdenbire kendini yitirerek yere düşme, bilincin yitişi)

Zihi(ne güzel ne iyi) devlet saadet ve zihi aşk,
Kimde var o, dost ile iş başara.

Kim bilişmediyse bunda dost ile
Gam durur dirligi kaldı biçare.

Dost ismini tuta gör bunda Yunus,
Yarına koma işin Hakk'a vara.


Yunus Emre

Miraç gecesi olurda, Hacı Bayram Velide olmaz mı burada, başlar imanla söylemeye.

Dostumuzla beraber yaralanır kanarız

Her nefes de aşk ile Yaradan’ı anarız

Erenler meydanına vahdet ile gir de gör

Kırk Budaklı şamdanda, Kırk’ımız bir yanarız

* * *

Malım, mülküm, servetim, hepsi evde kaldı

Oğlum, kızım, akrabam, geçtiğim yolda kaldı

Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı

Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı

* * *

İlim, irfan mürşittir karanlıkları koğar

İnsanları cehalet, gaflet bunaltıp boğar

Gönüllerde parlayan, o saadet güneşi

Şark ile garp ’den değil, gerçek inançtan doğar.

* * *

Eğer Hakk’a talipsen, her an ona doğru ak

Kâinat kitabına, irfan gözü ile bak

Ayağa kalkacaksan bâri hizmet için kalk

Yolumuzun esası, çalışmaya bağlıdır

* * *

Âdem’de değil mi sohbet mesani (terkip-Bileşim)

Âdem’de değil mi Ayet- el kürsî

Sen seni bilirsen yüzün Huda’dır

Bilmez isen, hak senden çok  cüdadır (uzak kalandır)

* * *

Haşa ki semahımız oyuncak değildir

İlâhî bir aşktır salıncak değildir

Her mik ki(sonuç) semahı bir oyuncak sanır

Cenaze namazı kılınacak değildir

* * *

Mehmet Aluç


 

 

 

 


( Savulun Battal Gazinin Oğlu Murat Geliyor-7- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 2/27/2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.