Yasemenim;
Çaresiz bir yazgıyla uyandım
sabahlara.
Üzgün, kırgın ve birazda isyankar,
Sen yine yoktun.
Sabahların çekilmez ağırlığıyla,
Hayatın tozlu yokuşlarında,
Başladım kıvranmaya…
Yasemenim;
Hikâyemiz g(s)özlerindeki
merhametsizlikte bitti.
Ağlayan gökyüzüyle arkadaş oluşum
bundandır.
Bundandır gökyüzüne galebe çalan
feryatlarım.
Yüreğini kapattığın sözcükleri,
Yutup yutup duruyorum zehir niyetine,
Ölmeyince ölmüyor insan işte.
Yasemenim;
Kalbimin intiharına halay tuttum
gecelerce.
Seneler üzerime heyula olup
çöreklendi.
Nerede bir Yasemenle tanışsam,
Acı hatıralarıma bir yenisi eklendi.
Umutsuz sevdanın hatırında hizaya
çektim mısraları,
Artık yüreği yarım umutlar besliyorum,
Artık beklemiyorum dönmeni.
Yasemenim;
Sevdayı divane eden hayatlar
biliyorum,
Hepsinden geçip gittim.
Hepsinden önemlisi,
Kendimden geçip gittim…
Nemrut'un ateşine attılar bedenimi,
Nuh tufanında yetişemedim gemiye,
Artık vuslatı sildim çocuk gözlerimden,
Nasıl olsa anlamıyor hiç kimse…
Yasemenim;
Bahtımın kara gecelerine,
Yalnızlık sihr-i efsun olur,
Şimali sana dönmüş ruhumu,
Öldürdüm biraz önce
Öldürdüm senden kalan ne varsa
geride.
Gecenin koynunda,
Ağlaşan çiçeklerin,
Sesine tıkadım kulaklarımı.
Bilesin yarım ve yangın yeridir,
Senden kalan…
Yasemenim;
Sen ayrılık kokardın ezelden beri,
Ben vuslatının dilencisi…
İşte
bu yüzden dilim lal,
İşte bu yüzden yüreğimde ihtilal…
Yasemenim;
Bir damla suya hasret kala,
Şehadete ulaşan Hüseyin’leyim,
Aşka susamış dudaklarımda,
Sonsuzluğu zikrediyorum,
İşte şimdi ulaştım vuslata…
Adem Efiloğlu