1
Bir
Kıssa Bin Hisse
**“Anahtar
Bir
varmış bir yokmuş
Evvel zemân içinde
Kable’z zêmân içinde
Nokta idik ezelde
Saklı idik güzelde
Şimdi
de aynı hikâye
Kendini bilmeyen kimse yoğ imiş
Gerçî yanlış söyleyenler çoğ imiş
•••
Bir zamanlar, her nasılsa müebbet yemiş mahkûmlarla lebâleb dolu, büyüüük bir hapishane
var imiş.
Bir
gün, şehrin uzak yerinden bir yabancı gelmiş ve küçük pencerenin
parmaklıklarından onlara bir anahtar ve kurtulmaları için de kilidi açma
talimatı vermiş.
Aslında
yapılacak iş çok basitmiş:
Anahtarı, anahtar deliğine sokun
Anahtarı bir kez sağa çevirin, bekleyin
Anahtarı iki kez sola çevirin, bekleyin
Son olarak tekrar sağa çevirin, bekleyin
Kapıyı kendinize doğru çekerek açın
Mahkûmlar
dışarıdan bir anahtar aldıkları için pek bir mutlu olmuşlar ve onu altın bir
çerçeve içinde duvara asmışlar.
Nihâyetinde
o sâdece sıradan bir anahtar değil, ötelerden gelen Kutsal Anahtar imiş
Şarkılar
bestelenmiş ve Anahtara özel dualar okunmuş.
Şehrin
neredeyse tamamının ömür boyu hapis cezasında olduğu yurdum insanları,
gerçekleşmesini istedikleri dilekleriyle için Anahtarı ziyarete gelmişler,
dertlerini anlatanlar, umutlarını oraya bağlamışlar ve yeni doğan bebekleri
“kutlu olsun” diye Anahtara getirmişler.
Ne
var ki çok fazla izdiham oluyormuş…
Çok
geçmeden bazı mahkûmlar kendilerini, görevi sıradan insanlarla Kutsal Anahtar
arasında arabuluculuk yapmak olan “Anahtar Rahipleri” olarak belirlemişler.
Rahipler,
tutsakların günahlarının cezası olarak müebbet hapis cezası aldıklarını
açıklamışlar.
Anahtara
gerektiği gibi tapanlar için Anahtar adına kurtuluş vaat etmişler.
Rahipler
ayrıca bayram günlerini ve tatil günleri de bir bir belirlemişler.
“Kurtuluş
Anahtarının Verildiği Gün” büyük bir kutlamayla anılmış, bu günlerde Anahtar
törenle duvardan indirilir ve mahkumlar duvarın etrafında dans ederken yüksekte
tutulurmuş.
Derken
Anahtarın önüne ahşaptan küçük bir “Dilek Kutusu” koyalım demişler. Böylece
insanlar kişisel meseleler hakkında yazabilirlermiş.
Bozulan
sağlık, münasip bir evlilik, iş hayatında başarı için Anahtara yalvarmışlar.
Ne
vakit başlarına bir iş gelse insanlar Anahtarın yanına sığınırmış
Kısa
süre sonra herkes boyunlarına minyatür Anahtarlar olan zincirler takmış ve
bilge adamlar İlahi Anahtarın üstün faydalarını ve gizli anlamlarını
derinlemesine anlatan kitaplar yazmışlar
ÇEVİRMEYE
DEVÂM EDİYORUZ
Anahtarı
çok iyi tanıyan bilge adamlar, İlahi Anahtarın üstün faydalarını ve gizli
anlamlarını derinlemesine anlatan kitaplar yazmışlar.
Anahtarın
kopyaları cezaevlerinin farklı yerlerine asılmış ve tatil günleri, bu büyük
hapishanenin her kıtasında biraz farklı bir şekilde kutlanırmış ancak önemi
herkes için aynı imiş.
Öyle
ya bütün hapishaneler aynıdır ve nerede acı varsa orada mutlaka teselli veren biri
de olacaktır.
Çok
geçmeden liderler ve politikacılar Anahtarın potansiyel gücünü keşfetmişler.
Anahtar
adına savaşta öldürülenlerin öbür dünyaya ulaştıklarında tüm günahlarının
bağışlanacağına ant içerlerse “Kutsal Savaşlar” için asker toplayabilirlermiş.
Bir
süre sonra artık Anahtara inanmayan bir grup kâfir mahkûm hakkında söylentiler
yayılmaya başlamış.
Rahipleri
kızdırmaktan korktukları için konuşmaya korkuyorlarmış.
Buna
rağmen, bu sapkın taifeye katılanların sayısı günden güne artmış ve kendilerini
açıkça ifade etmeye başlamışlar, uluorta Anahtarın insanları rahatlatsa da
aslında değersiz olduğunu iddia etmişler.
Bir
fırtınadır esmiş ve mahkumların pek çoğu Anahtara inanmayı bırakmış.
Tahsilli
olanlar, Anahtara inananları ilkel yobaz olarak nitelendiriyor, bilim adamları
ise Anahtara atfedilen mucize iddialarıyla alay ediyorlarmış.
Özgür
düşünürlerse Anahtarın kullanılmak yerine “Kutsal Anahtar Kurumu” na
dönüşmesine çok üzülmüşler.
İsyan
büyümüş ve hapishanede doğan birçok genç, kopya anahtarları boyunlarından
çıkarmış ve artık Anahtar törenlerine katılmamaya başlamışlar.
CESÂRETİ
OLANLARLA OKUMAYA DEVÂM EDİYORUZ
Efendime
söyleyeyim… Gel zaman git zaman Anahtar tapıcılar ve Anahtar kâfirleri
birbirlerine girmişler.
Her
grup hapishanenin ayrı yerlerinde yaşamış, farklı giyinmeye başlamışlar, sadece
kendi grupları içinde evlenmişler ve çocuklarının diğer gruptan çocuklarla
oynamasını yasaklamışlar.
Nasıl
olmuşsa bir gün, anahtarı getiren yabancı, hapishaneler kapanmış herhalde diye
ziyarete gelmiş
Kimsenin
kaçmadığını ve herkesin ya Anahtara tapındığını ya da Anahtarı inkâr ettiğini
görünce pek şaşırmış.
İki
yarıklı pencerenin önünden bir kez daha seslenmiş:
“Ya
hû tamamen yanlış anlamışsınız” demiş ve devam etmiş.
“Anahtar,
kabul edip ibadet etmek, reddedip kavga etmek için değildi. Sadece kilide
sokun, talimatlara göre çevirin ve kapıyı çekerek açın.”
Ama
artık bu yabancıyı kimse dinlemiyormuş hem onu tanıyan da kalmamış.
Mahkûmların
yarısı Anahtara o kadar karşıydılar ki, onun hakkında hiçbir şey duymak
istemiyorlardı, diğerleri ise Anahtara o kadar körü körüne inanıyorlardı ki
gelenekten kopmaya cesaret edemiyorlardı.
Hayat
gibi bu hikâyede burada yarım kaladursun hele…
Evet
siz şimdi efsane dinledik sandınız değil mi cânım erenlerim.
Fakat
mana tekrar edildikçe maddeye dönüşür çünkü hayâl gerçektir!
Özgürlüğün
anahtarını arayan tüm mahkumlar için, Japonya’daki Zen Ustası Dogen’in Eihei-ji
Manastırı’nda, eski bir ahşap dolapta 13. yüzyıldan kalma pirinçten bir etiket
kartı gerçekten vardır ve üzerinde şöyle yazmaktadır:
“Kapı
kilitli bile değildi…”
Zihnimiz
bir hapishane, farkındalık anahtarı ve kapı kilitli bile değil…
Aslında
kelimeyi çevirsek gerçeği yüz gösterecek:
Türkçedeki anahtar, Farsça ’da “Kilit” o da kadim Yunanca ’da “örtülü” demektir.
Dahası,
kilitli olduğu sanılan kapı, sâdece esirleri içerde tutmaz, henüz hazır olmayan
esirleri dışardan da korur. Ancak içerisi ve dışarısı bir olunca bırakın
kilidi, anahtarı, kapının bile olmadığı tastamam anlaşılır.
Küçüklere
masal uyuyana dek, büyüklere masal, uyanana dek anlatılır durur vesselâm.**”
Mehmet
Aluç
***Bu
şiir. www.hakikat.com/nur/tsvf/tsvf14.html esinlenerek kaleme alınmıştır
*http://depo.hakkani.org/altyazi/Arsiv_Sabah_Namazi_Sohbeti_31_Allaha_Tevekkul_Etmek_20141124_TR.pdf
**https://umutrehberi.com/2021/07/31/anahtar/
1.
SEN DERVİŞ OLAMAZSIN – Fikirhâne (muharrirahsen.com)