Diğer insanlarla olumlu bir şekilde iletişim kurabiliyor muyuz? Neden konuşamıyoruz? 
Neden konuşamıyoruz derken sadece dilimizin tutulmasından söz etmiyorum. Gereği gibi 
konuşuyor muyuz? Konuşurken başkalarına söz hakkı veriyor muyuz? Yoksa karşımızda
ki tam bir şeyler söylemek isterken, hemen lafı ağzından mı alıyoruz.

Örneğin çok yakından tanıdığım birisi vardı. Konuşmayı çok severdi, hani işin doğrusu boşta 
konuşmazdı. Ama lafı hiç bırakmak istemezdi. Defalarca ben de bir iki şey söyleyeyim diye 
yeltendim. Ama o her defasında "Bak ben bir şey daha söyleyeyim" diyerek sözümü kesti.
Çoğu zaman söylemek istediğimi, cevabımı unuttum. Sonunda anladım ki o konuşurken sabırla 
dinlemeliyim. Bir daha hiç müdahale etmedim.

O kişi ile bir gün bir çok arkadaşımla birlikte bir köye cenaze için gittik. Diğer arkadaşlarımla 
kendisini tanıştırdım. Yaşlı ve babacan birisi olduğu için, yine onun gibi çok konuşan genç arkadaşım
sevdi ve yanında oturmasını istedi. Yol boyunca muhabbeti arka koltuktan dinledim. Arkadaşım 
dönüş yolculuğunda gizlice kulağıma eğildi ve "Ne olur şu arkadaşı yanımdan al, ben kendimi 
çok konuşur bilirdim ama, inan hiç fırsat vermedi bana." dedi. Öyle de yaptım. Allah'dan dönüş 
yolculuğunda konuşmaktan yorulmuş olacak ki pek sesi çıkmadı.

Aslında her şeyin fazlasında olduğu gibi uzun konuşmalarda insanı sıkar. Hele bir de dönüp dolaşıp 
aynı yere geliniyorsa, dinleyen kişi hı hı, evet, haklısın diyerek ya öylesine dinler ya da dinler
gibi yapar.

"İyi bir konuşmacının aynı zamanda iyi bir dinleyeci olması gerekir.Çünkü konuşan kişiyi dinlemek, 
onunla iletişim ve empati kurmayı gerektirir. 

Eğer konuşan kişiye karşısındakinin kendisini can kulağı ile dinlediğini hissettirirsek kelimeleri 
daha dikkatle seçecek, abartılı cümleler kurmayacak yalan yanlış söylemlerden kaçınacaktır.

Konuşan kişi etkileyici olmalıdır. Nasıl bir kitabı aldığımızda okuduğumuz ilk sayfalar önemliyse, 
bir konuşmacının da ilk cümleleri çok önemlidir.

Düşünsenize okuduğunuz kitabın ilk sayfalardan sizi sıktığını, hemen elinizden bırakmak istersiniz. 
Ama aksine bir kitapta kurduğumuz cümle kesinlikle "Sürükleyici güzel bir kitaba benziyor, insan 
elinden bırakmak istemiyor" cümlesidir.

Bunun gibi konuşan kişi karşısındakine "İyi bir hatip, çok güzel konuşuyoronu saatlerce dinlesem 
bıkmam" dedirtebilmelidir.

Yine başarılı bir konuşmacı olmak için kendimize duyduğumuz güveni, yerine göre belgelere 
dayalı olarak konuştuğumuzu dinleyicimize hissettirmeliyiz. Fıkralarda ki gibi konuşmamız 
avcı hikayelerine dönerse karşıdaki kişi dinlese de itibar etmez.

Bir de her şeyi herkese kabul ettirmek zorunda değiliz. Söylemlerimiz ne kadar gerçekçi olursa 
olsun, karşıdaki kişi aksini iddia ediyorsa ve onu ikna edemiyorsak lafı fazla uzatmadan, saygı 
duyarım diyebilmeliyiz.

İyi konuşabilmek için diksiyon ve ses tonunu ayarlamak da çok önemlidir. Örneğin ben bağıra 
çağıra konuşan kimseleri kesinlikle dinlemem. Ayrıca nefret ederim. Eminim bu bir çoğunuz 
için böyledir.

Şuna da değinmeden geçemeyeceğim maalesef toplum olarak konuşmayı unuttuk. Konuşmayı 
derken, karşılıklı konuşmayı iyice unuttuk. Benim yaşımdakiler hatırlayacaktır. Eskiden siyasiler 
bile görüşleri ne olursa olsun televizyon progamlarında, açık oturumlarda saatlerce konuşur, 
tartışırlardı. Hatta ertesi gün gazetelerde ve halk arasında hangisinin daha baskın çıktığı tartışılırdı.

Şimdi bırakın siyasileri, anayla kız, babayla oğul bile karşılıklı konuşup tartışamıyoruz. 
Belki de içinde bulunduğumuz sosyo ekonomik şartlar bizleri bu hale getirdi ki, konuşmaktan 
korkuyoruz. 

Unutmadan birde özellikle gençlerin sosyal paylaşım sitelerinde, hatta etkisinde kalarak
sosyal hayatlarında kullandıkları kısaltılmış internet dili var, hani neredeyse bu dili anlamak
için bir internet dili klavuzuna ihtiyacımız var.

Yaptığım araştırmada yarısı Türkçe, yarısı İngilizce internet dilinde kullandıkları bir çok
kelimeyi hayretle gördüm, biliyordum ama inanın bu kadarını bilmiyordum, işte örnekleri;

-Bro: Abi, kardeş; birader

-WTH!: (What the Hell): O ne be!

-OMG: (Oh my god): Aman Tanrım

-RT’lemek: Retweet’lemek

-Mentionlamak: Bir ileti içerisinde bir ya da daha fazla kullanıcının adını kullanmak

-Favlamak: Favorilere almak

-KİB: Kendine iyi bak

-K.b.: Kusura bakma

-S.a.: Selamün aleyküm

-Kahv6: Kahvaltı

-Tsk/ Thanks/Thanx: Teşekkür ederim

-U: Sen

-Aeo: Allah’a emanet ol

-1 Şey: Bir şey

-Gg: Güle güle

-Kont: Kontörüm yok

-X: Sır vermem

-S: Kafası karışmış

-I: İlgisiz

-LOL (Laughing out loud): Sesli gülmek

-Stalklamak: Birini sosyal medyada araştırmak, takip etmek

-Popi: Popüler

-R yapmak: Bir şey hakkında geri adım atmak

"Önce kelimelerden sesli harfleri kaldıran sonra da sosyal medyada kendilerine özgü bir 
dil geliştiren gençleri anlamak için neredeyse bu dilin şifrelerini çözmek gerekiyor. Gençlerin 
bu dili Türkçe’nin yozlaşmasına, ortak dilin ortadan kalkmasına yol açabilir"

Sesizimiz sedamızın Türkçeyi ve kimseyi incitmeden çıkması dileği ile haydi buyurun
konuşalım...

Mehmet Fikret ÜNALAN
( Neden Konuşamıyoruz başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 29.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu