Yanında iken,
sıcak nefesi bu sefer onu almış gençlik günlerine götürmüştü, o zamanlar mı
seviyordu? Şimdimi sevmeye başlamıştı bilemiyordu! Şimdi yanında gönlüne güç getiremeden
içinde kıpırdayanları dizginleyemiyordu. Elimde gelen ancak ona açılmaktı ama
nasıl diye düşünürken, Lütfiye
-Çok
düşüncelisin, umarım seni işinden alı koymadım.
Duymamıştı.
Lütfiye önüne geçerek.
-Hey sana
söylüyorum âşık.
Anlamış mıydı,
yoksa öylesine mi söylemişti. Olsun öylesine olsa da âşık olduğunu anlamıştı.
-Lafı
çevirmeden söyleyeyim, ben sana uzun zamandır mı âşıktım şimdi mi âşık oldum bilemiyorum.
Seni seviyorum, hem de çok seviyormuşum! Oh çok şükür bir çırpıda söyledim.
Lütfiye utandı
gülümsedi. Uzun süren sessizliğinden sonra, Hasan’a sarıldı. Uzun süre sarılı
kaldılar.
-Açık söyle
önceden mi seviyordun yoksa şimdi birden mi sevdin?
-Bilemiyorum
şaşkınım! Şapşal oldum, senin de dediğin gibi! Zamanın ne önemi var? Seviyorum
seni işte…
Oysa Hasan
hayatta bir işi başarmak için, üç adım gitmeden yarı yolda kalırdı tamama erdiremezdi
oysa şimdi, birden bire olmuştu… Bu tesadüf olsa da onu serseme çevirmişti. Şimdiye
kadar birbirlerini böylesine sevinçli görmemişti, hayalimde bile buna yer
vermezdim herhalde diye düşündü. Hem düşünceleriyle kavga ederken Nuriye ye
sarılarak onu etrafında kucaklayarak döndürüyordu. Böyle bir vaziyette onunla
karşılaşmış olmaktan mutluluk duyuyordu. Yanağından öpmesini ve nefesini yüzünde
dolaştırmasının sıcaklığının doğurduğu heyecanla doluydu.
Kendi kendine,
şimdiye fakat hiçbir şeyden muvaffak olamamam belki de içimden gelenleri ifade
edemediğimden dolayıdır diye düşündü, şimdi rahatladım kendimi kuş kadar hafif
hissediyorum neden, ona âşık olduğumu kendime itiraf edemeden, şimdi birden
itiraf ettim bundan dolayı da şaşkınım bu nasıl oldu bilemiyorum diye düşündü! Nuriye’nin siyah mutluluk dolu gözlerine
bakarken, kararlılığının keskin ifadesi çenesinin kilidini çözmüştü. Bunca yıl
kilitli olan çenesinin yüzünden, kendini başarısızlığa mahkûm ettiğini
düşündükçe bu kadar çok kıvranmasının ve derin bir ümitsizliğe düşmesinin
nedenini bulmuştu.
-Biliyor musun?
Bir anda çenemdeki kilit çözüldü. Bunca yıl, seni sevdiğimi kendime itiraf
edemez iken, şimdi senin yanında kendimi güvende hissederek bir anda söyledim, çok
mutluyum!
Nuriye
-Demek ki
bende, boşuna buraya gelmek için annemle beraber ısrarı boşuna etmemişiz!
-Hemen bugün
annenin elini öpeceğim.
-Ben, seni
sevdiğimi anneme söylerken o bunu bekliyordu, haklıymış ta!
-Sen annene!
-Evet,
söyledim, şaşıracak ne var? Anneme söylemeyip de babama mı söyleyeydim yani?
-Şey! Tabi ki
babana söylemeyeceksin, annene söyleyeceksin.
-Şu an bir kuş
kadar hafifim. Yıllardır kendimde bir eksiklik olduğunu bunun ne olduğunu
bilemiyordum, eksik olan sen ve aşkımızmış şimdi anladım.
-Bende
yıllardır bu yükü tek başıma taşımaktan yoruldum, senden bana karşı ve aşkıma boş
gözlerle bakarak söyleyemediğinden dolayı eziliyordum, şimdi bende bu yükü
seninle paylaşarak bir kuş kadar hafif oldum.
-O zaman
gökyüzüne doğru uçabiliriz.
-O kadarda
değil!
-Eksik
kanadımız vardı, şimdi tam oldu neden olmasın?
Mehmet Aluç