Ben Aşkla Yazdım Umarım Bir Şeyleri Hissettirmiştirim?
"Edebiyatla hemhal iken bakıyorum da dünüme. Sunulan ve talep edilen iyi de ben bir şey talep etmedim evrenden sadece katıksız ve safça sevdim. Bir arkadaşsa edindiğim ilk aşkım babaannem. Okula başlayıp da kitaplardan taştığım alfabe iken en yakın dostum olacağından bihaber önceleri, sınıf öğretmenim ilk âşık olduğum yabancı. Yolumun kesiştiği kim ya da ne olabilirdi ki bu saatten sonra? Ama öylesine sancılanmıştım ki ve bilip bilmeden d/okundum sadece d/okundum ne amaçla d/okunacağımı bilmeden. İşte şüheda olan eski düşlerim ve şimdi bebeğimi kollarıma almıştım artık bir kalem idi yeni düşüm. Düşünmeden severken düşünmeden yazmaya başladım. Yıldız Gülüm”
Hayatın yoluna çıkarken
hep koşacağımı kısa sürede arayacağımı bularak çıktım oysa daha ilk adımı
atmadan düştüm! Düştüm kalktım tekrar düştüm anladım ki sonunda hayat düşmek ve
kalkmak herhalde! Çoğu zamanda yola kızdım küstüm, oysa yolun bir suçu hiç yokken!
Yolun boynu hak nezdinde kıldan inceydi yoldu ve gereği olanı yaparken ben
farkına varamamıştım! Yolla hemhal olmak yerine ondan suçu bulmakla kendimden
kaçmıştım. Okumayı seviyordum âşıktım deliler gibi, okumamı çekemeyenler
anlamayanlara kızgındım, kaçıyordum okumaya yaklaşmak için.
Okumam da ki açlık ne
ki! Her gün her an saniye okumak okumak istiyordum.
Aç kalsam da bir ömür ve
susuz kalsam da okumak dan mahrum kalmak istemiyordum… Çalışmaya başladım on iki
yaşımdan, kazandıkça aldım yine kendi kazancımla aldığım içinde kızdılar
anlamadılar. Gizli gizli köşelerde bahçelerde okudum, ben okudukça dünyaları
kazandım onlar okuma derken kaybettiler beni kaybettiler…
Sözcüklere kitaplara gönlümü
serdim içinde uykulara düşlere yattım hep gülümsedim bazense gamdan ağladım yanlarına
vardım sarıldım, okuma diyenleri terk ettim döndüm sırtımı yine kitaplara
dünyam olan sözcüklere sığındım bir ömür ve hakkıyla okudum okudum okudum doyasıya
hakkıyla yaşadım hakkıyla da sevdim insanlığı bu ne muhteşem bir aşk ki hala
yaşıyorum okurken ve yazarken bu Rabbimden bitmez bir hazine. Rabbime bu konuda
şükretmekten acizim biliyorum, Rabbimi her şeyden çok seviyorum beni sevdiği bu
muhteşem duygu his dünyasında aşkla tanıştırtarak okumamı sonrasında yazmamı
nasip ettiği için. Bu satırlarla hecelerle anlatılmaz yaşamakla anlaşılır yazan
kardeşlerim iyi bilir. Yıldız Gülüm kardeşim bunu iyi bilir bu konuda üstadımdır,
bir dehadır kadir kıymeti bilinmeyen eserleri cilt cilt basılmayan okutulmayan,
iç dünyada gezinme ustası maharetiyle okutan ve yazandır bir hazinedir cevherdir
kardeşim.
Düşü sevmeden düşe
yatmadan düş görülmez, yolunda ayaklarına çelme takan çok olursa düşerken
kalkmayı insan öğrenemez, bunu yine Yıldız kardeşim çok iyi bilir, oda okurken
bizim gibi tek başına okurken insanlardan yetim kalmış, lakin Rabbim okumak
için binlerce sebep yaratmış ona ve bize. Çocukça bir sevgiyle okuduk küstük
sevdiklerimize, okurken küs kalınmaz diyen satırları okuduk herkese gülümsedik
doyasıya. Onlar bizim gibi gerçekten okumayı yani bu kadar çılgınca tutkuyla
sevmedi, sevmelerine engel olan neydi anlayamadık!
Arsızca okumayı severken,
arsız olmadım geceleri sokaklarda kaldım yattım.
Okuma arsızı bir cümle
iken okumaktan vaz geçer miyim? Rabbimeydi gönlümdeki bu hüznümle niyazım hiç kesilmedi
eksilmedi hep kabul gördü bu niyazım şükür Rabbime?
Çocuktum işte o zamanlar
onlar uzaklaştırdıkça okumaktan ben hem yaramaz hem kendine zarar veren bir
çocuk damak tadına acı sürenler beni eve almamakla terbiye etmeye çalışırken
asi olan asla ikna edilemeyen bir okuma sevdalısı sokak çocuğu oldum, vazgeçemedim,
nurlar içinde Kemalettin Kuğcu’dan, Tarkan’ın yazarı Sezgin Burak’tan, Çizgi
Romanlardan dergilerden kopamıyordum ve kopmadım da şükür… Sancı doluydu
yalnızlık dolu değildi kitaplarım vardı.
Düşler içindeyken azizim
düşünemediğin kadar düştüm elimden kitaplarım tuttu bırakmadılar halada Rabbim
yardımıyla yanımdalar ve bana sımsıkı sarılarak beni tutuyorlar. Yanımda
bulunanlara iki satır okutamazken anında sıkıntı içinde sanki alevle kazanda
kaynayan suyun içine düşmüşler gibi kaçmalarını anlayamıyorum! Okumak için aşk
lazım nasip kısmet lazım azizim.
En dibe düşsem de en
yükseğe çıktım, düşüp çıktıkça anladım.
Sonra savrulduğum en
tepeye çiçeklerden bir bahçe yaptım, satırları heceleri diktim, inanırmışsın ne
okuyan nede bakan oldu, deli dediler kaçık dediler onlar bana güldüler alay
ettiler ben onların okuyamadıklarına üzüldüm!
Şimdi bakıyorum da
dünüme bugünüme şükürler ediyorum ve hala okuyor ve yanında birde yazıyorum bu
inanılmaz bir coşku ve sevinç! Ben ise sadece katıksız ve safça okudum
gülümsedim sadece sevdim. İlk arkadaşım kitaptı sonra Rabbim arkadaşım dostum
oldu…
Okula başlamadan, bir
ilkokul dergisinin arka sayfasında bir hikâyenin, büyüyen sırıklı fasulyenin
görseline bakarak düşlere dalarken başladı okuma arzum, daha sonra okula
başlayarak, dostum olacağından inanın hiç haberim yoktu. Daha sonrasında
şiirlerle tanıştım ilk aşkımdan sonra sonrasında arabesk Orhan baba Ferdi, Müslüm
baba, kardeşim matbaa olsa basarken kitapları motoru yanar inanın o derce de bir
aşk var. Kuşlar uçuyormuş sen gel de yüreğim nasıl bir anda kelebekler gibi
saniyede âlemi dolaştığını bir gör de sonra kuşlar uçuyor mu sadece kanat mı
çırparak yerinde sayıyormuş bir gör! Biraz uzun oldu kalanında bir daha ki
sefere anlatayım, ben aşkla yazdım umarım bir şeyleri hissettirmiştirim
vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç