…
“İçimden neler neler geçiyor. İtiraf etmek istiyorum.
Seni bilmem ama itiraflarım karşısında kendim bile şaşkınlık duyuyorum.
İçimdeki yedi başlı ejderha, bitip tükenmez ihtirasıyla sağa sola saldırıyor.
Hesap soruyor. Hesap veriyorum. Kalbim, aklım, vicdanım, imanım, görgüm ve bilgim ayaklanıyor. Tüm saldırılara
göğüs gerip sabrediyor.”
“Doğruyla eğriyi, haklıyla haksızı, güzelle
çirkini ayrıt edebilmek için, elçinin ‘Şüphe yok ki din samimiyettir’ ifadesi
içinde buluyorum kendimi… Yenidünya aldatmak ve aldanmak üzerine kurulunca, içi
dışı bir olmak, özü sözüne uymak eski dünyalarda kalıyor. Hakikatin önüne
milyonlarca perde gerilse de korkmuyorum. Beni korkutan kalbimin sesini ve
aklımın aydınlığını kaybetmek.”
“Sele kaptırdığım çöpün nesine ağlayayım ki?”
“Dün duruşuna, konuşmasına bakarak değer verdiğim, adamdan saydığım, zamanla dışındaki cilasının dökülmesiyle hakikatini gördüğüm adam müsveddesine değil de, kendi yanılgılarıma hayıflanıyorum. Ruhu, ruh birlikteliğini ararken, nice adamdan saydıklarımızın ruhlarını yıllar, yıllar öncesinden sattıklarını, geride sadece bize benzeyen görüntü ve şekillerinin kaldığını nereden bileyim. Nereden bilelim damarlarında akanın kan değil de, kirletilmiş batının lağım suyunun aktığını… Neden?"
"İçimdeki yangına mangal yelpazesi ne
yapabilir ki?”
“Faylar kırıldıkça, yıkılmaz kaleler olarak gördüklerimin
sıvaları çatlayıp döküldükçe hayretten hayrete geçiyorum. Adama bakınca gül,
gül gibi gördüğümün bile karaçalıdan farksız olduğunu görünce saflığıma
kızıyorum. Nankörlüğün göz bozukluğundan değil de, öz ve vefa yoksunluğundan
olduğuna yeniden bir kez daha şahit oluyorum. Aklım su kaynatıyor, gördüklerim mideme
Çinlilerin yediklerinden çok daha fazla bulantı veriyor. At izi it izine mi
karıştı diye düşünürken, gözümün önüne yağmur gibi dökülen soysuz köpek
sağanağı geliyor.”
“Diğer ülkeleri bilmiyorum. Bu memlekette netlik ayarı ne kadar çok bozuk insan veya insan müsveddesi var? Sayma kalkınca sayılamıyor ki! Omurgaları ile ruhları arasına mesafe koyanların, düştüğü hava boşluğunun ölçümleri de yapılamıyor ki!”
“Yosmanın biri ulu orta yerde ikrar ediyor. ‘Kandilin
ışığı altında halay çektik, düğün yaptık. Düğünü gizli yaptık, ama boşandığımızı
herkes duysun’ diyor.”
“Şeref, haysiyet ve onurdan yoksun olanların, ecdadımıza,
değer ve inançlarımıza ağız dolusu küfredenlerin ekmeğine gül reçeli olmak, bu
topraklara hançer saplayanlarla gurur duymak da ne demek oluyor?”
“İstanbul’u bir adama değil de, bir tatil bavuluna kaptıranlara, teröristlerle ortaklık yapanlara teslim edenlerin aldanışına bakınca, onların da aldanışlarının benimkinden pek farklı olmadığını görüyorum.
"İçimdeki maviyi siyaha dönüştüren buruk bir acı yükseliyor."
"Ben
içimi yiyip dururken, susup kalıyorum.”
“Anlaşılan o ki, ben Türkiye’den, Türkiye de benden çok farklı değil…
"Sen ne dersin?"
"Düzelebilecek miyiz?”
...
Ant. 050320
...
Devamı var
...