çok cevapsız kaldım sevgilim siz gelmeden önce;
“yusuf’u gayyâsında kimler görüyor şimdi?”
belki cevap bulundu, soru askıda durdu,
yoruluyor insan kendi sessizliğinde
ben de dedim sevgilim, sesimi de götür diye
duymadın beni, kuyu çok mu derin ne?

aslında yapılacak iki şey var elimde,
biri sizi unutmak, diğeri dilek tutmak
dilek dediğimde yusuf’un kuyusuna taş atmak

kırılmıştım sevgilim siz gelmeden önce
bu kentin kadınları biraz taş kalpli
anaç kurgusuyla uzaklaşıp geceden
gündüzüne pirinç ayıklıyor gibiler
neyse boş verin sevgilim siz
önce saçlarımı yakın sonra kirpiklerimi
mum alevinden kaçışan bir cehennem korkusu
ve tene işleyen yanık kirpik kokusu

ben gözlerimi kapardım, sevgilim siz kurşuna dizerdiniz
içimdeki şüpheleri ve dile gelen soruları nasıl da sakınırdık
yarım uyakların sızıp sahile vurduğu demlerde
siz divanda oturur şiirler okurdunuz öykünüp toprağa,
asi kardelenler, kalp kıran güller ve beyrut papatyaları
açardı yüzümde, sevgilim siz kurşuna dizerdiniz...

çok nefessiz kaldım sevgilim siz gelmeden önce;
bir yatağın dizlerinde teneşir unutup
çarşafları sıktım adamlık edasıyla,
gecenin ceplerinde haz aradım boşuna
çünkü bir şairin kalemi ne kadar keskin ise,
o kadar sevişmeli dört şiirlik bir hızla.
üstelik tükeniyor öksüz kalan üç nokta

düşe kalka öğreniliyorsa hayatın anlamı,
ben şiirden düşerek başladım öğrenmeye öyleyse
bir gariptim sevgilim siz gelmeden önce
sevmeyi ve hoş görmeyi dilenen fakir kadar
hakir görülesi bir hayatın içinde
ne zaman gözlerinizi görsem sevgilim
çiçek soluyor, köpek uluyor, ben koşuyordum
denizsiz bir çocukluğun taşralı ergenliğine inat
dudaklarımdan başlıyordum hep ıslanmaya

gittikçe sararan bir resme bakıyorum
içinde kötü kalpli bir çingene rapsodisi
belki hep bunaydı gözümün seğirmesi
beki de kirli pembe, kalibreli  çingene ve dağınık yatak
her gece beklenen bir leylek kadar yalan
her sabah bir yumurta kırılarak tok tutan
söyledim de sevgilim size,
ah bu kentin kadınları biraz taş kalpli
tüm veballeri seriyorlar yusuf’un çeyizine...

V.Keleş
( Sevgilimsiz başlıklı yazı Vedat Keleş tarafından 16.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu