Geleneksel yaşamın bize sunduğu en temel dayatmalardan birisidir önyargı. Kalıpsal düşüncelerin, yaşanımlara dayalı varsayımların yani tecrübe ismini kondurduğumuz çıkarımlar sonucunda iki kere iki dörttür mantığını yürüterek; kişi, olay ve durumlara karşı kesin bir şekilde hemen kısa yoldan sonuca varmamızdır. Bir ağaçtan kopardığımız elma kurtlu çıktı diye tüm ağaçtaki elmalar kurtludur diyerek ağacı kesip atmak gibidir. Asla bizi doğru yoldan götürmez. Çoğu zaman bizi şaşırtan ve yanıltan sonuçları verir. Kesin hükümle insanlar, olaylar ve durumlar hakkında yanlış kararlara varırız.

Bir ortamda önyargıdan bahsedildiğinde, herkes kendisinin öyle olmadığını, önyargının çok yanlış olduğunu söylemesine ve bunu bilmesine rağmen, hepimizin hayatın bir yerinde mutlaka önyargı veya önyargıları ile karara vardığı bir gerçektir.

            Mesela çocukluktan aşılanır bize önyargı; şu tipte bir adam görürsen sakın konuşma, böyle insanlarla sakın arkadaş olma, o kesin zararlı. Vb durumlar ile çokça aşılanır bizlere. Bizlerde ister istemez, hayatın bir yerlerinde bu içgüdüsel hale gelmiş, pek sevmediğimiz kesin hükmü kullanır, hayatın bir yerlerinde at gözlüğümüzü takıp insanlara karşı çeşitli yargılamalar yapar, infazlar veririz. Fakat çoğu zaman yanıldığımızın farkına geç varırız. Ve bu durum yüzünden aslında insanlarla doğru iletişim kuramayız. Önyargılı olduğumuz insanlardan uzaklaşırız. Bu bizi grupsallaşmaya, toplumun belki kesimine karşı uzakta olmaya, farklı düşüncelere kapalı olmaya götürür.

Şöyle ki; çok iyi bir insan olduğu halde, sırf etnik kimliği, siyasi düşüncesi, dini mezhebi vs. sebeplerden ötürü o insandan uzak kalmayı, onu kötü gözle görmeyi ve uzak kalmayı tercih ederiz. Böylelikle kendi içimizde ve toplumda sınıfsal ayrımlar başlatmış bulunuruz.

Bu insanlık için çok kötü bir durumdur. İnsanların dinine, cinsiyetine, ırkına, diline, yaşama şekline bakılmaksızın, kalıplar halinde düşünmeden insanları tanımalı, onlar hakkında iyi veya kötü bir yargıya kesin bir hükümle varmamalıyız. Bu şekilde düşünerek ve hareket ederek insanları anlamak, etkin bir iletişim kurabilmek, doğruyu yanlışı kesin bir hükümle ayırt edebilmek mümkün değildir.

Oysa önyargılarımızdan kurtulduğumuz zaman hayat daha anlaşılabilir, daha güzel ve daha huzurlu bir hale gelecektir. Kimse dışlanmayacak, hor görülmeyecek ve aşağılanmayacaktır. O yüzden hayatımızdan bu at gözlüğünü atıp; önyargıları kırmalı, hayatımızdan çıkarmalı ve insanların dinine, mezhebine, cinsiyetine, ırkına, diline, yaşama şekline bakmadan herşeyden önce insan oldukları için değer vermeliyiz. Böylelikle toplumsal kutuplaşmalardan da bir nebze olsun kurtulmaya başlarız. Kalıplaşmış bu düşüncelerden sıyrılıp bir an evvel bunları çöpe atmanın şimdi tam zamanı, hemen şimdi başlamalıyız! Dünya daha kötü bir yer olmadan, herkes insanca yaşasın diye herkesin görüşüne saygı duymak zorundayız. Hepinize önyargısız günler dilerim.

( Dünya Daha Kötü Bir Yer Olmadan Gel Kıralım Önyargıları başlıklı yazı Tansel Doğan tarafından 11/13/2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu