Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 4/1/2018
Okunma Sayısı : 1031
Yorum Sayısı : 0

DÜNYADAKİ FİTNE İSLAM GÜNEŞİNİN DOĞUM SANCISIDIR.

61/SAFF-6: Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun).                                                                                                                                         Ve Meryemoğlu İsa (A.S) şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Muhakkak ki ben, elimdeki Tevrat'ta olan her şeyi tasdik eden ve benden sonra gelecek, ismi Ahmed olan Resul ile müjdeleyen, size (gönderilmiş) Allah'ın Resul'üyüm.” Fakat onlara beyyineler (mucizeler, deliller) getirdiği zaman onlar: “Bu apaçık sihirdir.” dediler.

61/SAFF-7: Ve men azlemu mimmenifterâ alallâhil kezibe ve huve yud’â ilel islâm, vallâhu lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne).                                                                              İslâm'a (teslime) davet olunurken, Allah'a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kim vardır? Ve Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.

          İslâm'a davet, teslime davettir. Yani sırasıyla ruhu, vechi (fizik vücudu), nefsi ve iradeyi Allah'a teslime davettir. Bu davet her kademede mutluluk ve huzurun artışını ifade eder. En büyük mutluluk iradenin tesliminden sonra yaşanır. Bütün teslimler tamamlanmış, nefsin bütün afetleri yok olmuş, nefs ayrıca 19 mertebe müzeyyen olmuştur. Kişiye yerlerin ve göklerin melekûtu tamamen gösterilmiş ve iradenin tesliminde kişi Allah'ın vechini de görmüştür. Yani rü’yetullah olmuştur. Bu nokta, mutlulukların tamamlandığı noktadır. "Allah'a ulaşmayı dile ki Allah, seni Kendisine ulaştırsın", diye tebligat yapılan kişi Allah'a ulaşmayı dilemezse, mutluluğun bütün kapılarını kapattığı için kendisine zulmetmiştir. Allah, Kendisine ulaşmayı dilemeyen, bu sebeple zalim olan kişinin ruhunu kendisine ulaştırmaz, yani hidayete erdirmez.

61/SAFF-8: Yurîdûne li utfiû nûrallâhi bi efvâhihim vallâhu mutimmu nûrihî ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne).                                                                                                                Onlar, ağızları ile Allah'ın nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlayacak olandır.

          Allah'ın Kur'an’ındaki "İrcıî ilâ rabbiki" (Rabbine rücu et, geri dön, geri dönerek ruhunu Allah'a ulaştır) emrine riayet etmeyenler Allah'ın nurunu söndürmek isteyenlerdir. Onlar: "Ruh vücuttan ayrılırsa insan ölür, çünkü insana hayat veren ruhtur" diyenlerdir. Oysaki Allah, "yaratan da hayat veren de öldüren de Allah'tır." buyuruyor.

61/SAFF-9: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muşrikû(muşrikûne).                                                                                Resul'ünü hidayet ile ve (esasları unutulmuş olan) dinlerin hepsinin üzerine, izhar etmek (açıklayıp doğrusunu ispat etmek) için, Hakk din (Allah'ın ezelî ve ebedî olan dini) ile gönderen O'dur. Ve müşrikler, kerih görseler bile.

          Mevcut olan dinlerin mensuplarına, Hz. İbrahim'in hanif dîninin, hidayete erdiren hak din olduğunu, kâinatın tek dîni olduğunu, 7 safha, 4 teslimden ibaret olduğunu, ezelî ve ebedî olduğunu (Rum-30), bütün mukaddes kitaplarda (Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an’ı Kerim'de) 7 safha 4 teslimin farz kılındığını ve Hz. Musa ve O'na tâbî olanların, Hz. İsa ve O'na tâbî olanların, Hz. Muhammed (S.A.V) ve O'na tâbî olanların 7 safha ve 4 teslimi yaşadıklarının yer aldığını ve hepsinin şeriatlerinin tek bir şeriat olduğunu (Şura-13) anlatacak ve 3 kitaptaki ayetlerle ispat edecek olan bir Resul'ün geleceğini ve dinler arası diyaloğu kuracağını ve Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için şirkte kalanların (Rum-31) O'nun söylediklerini kerih göreceklerini bu ayet açık ve net bir şekilde ifade etmektedir.

          İslam âleminin şu an çektikleri altın çağın doğum sancılarıdır. Peygamberimiz buyuruyorlar ki, her devirde beni temsil eden 1 kişi, Hz. İsa’yı temsil eden 3 kişi, Hz. Musa’yı temsil eden 7 kişi, Hz. İbrahim’i temsil eden 40 kişi vardır. Bunlar Allah’a ulaşmayı dilemeye davet ediyorlar.

          “ŞAM ehli helak olduğunda Ümmetimde hayır kalmaz” buyuruyor Peygamber Efendimiz…

2/BAKARA-134: Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum, ve lâ tus’elûne ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).                                                                                    İşte onlar bir ümmetti ki geldi, geçti. Onların kazandığı şeyler kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Onların yapmış olduklarından size sorulmaz (siz sorumlu değilsiniz).

          Doğumdan ölüme kadar geçen devrede insanın her saniyesi derecat kazanmakla veya kaybetmekle geçer. Birtakım insanlar derler ki: "Ben şu anda ibadet etmiyorum, derecat kazanmıyorum. Kimseye bir kötülük de yapmıyorum, derecat da kaybetmiyorum." Ama yanılırlar. Eğer insanlar zikretmiyorlarsa derecat kaybederler. İnsan her an Allah'ı zikretmekle mükelleftir. Bu Allahütealâ tarafından farz kılınmıştır. Ya Allah'ı zikrederek derecat kazanmak ya da zikretmeyerek derecat kaybetmek söz konusudur. Hayatın her saniyesi Allahütealâ tarafından ölçülmüş, biçilmiştir.

          "Ne derecat kazanırım ne de kaybederim" gibi bir ifade, hiçbir zaman Allah'ın kanunlarında yoktur. Ya kazanılır ya da kaybedilir.

ŞİMDİ O ESKİLERİN GELİP ŞAMDAKİ SAVAŞI DURDURMALARI MÜMKÜN MÜDÜR?

3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).                       İşte siz (mü'minler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca "biz îmân ettik" dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: "Öfkenizden ölün. "Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.

          İşte bu devirde Allah’a ulaşmayı dileyen ve mürşidine tabi olarak nefis tezkiyesi yapan Devrin İmamının Sancağı Altında toplanacak Kur’an’ın tamamını yaşayan Müslümanlar ancak dünyadaki yangını söndürebilir ve zulmün önüne geçebilirler.

 8/ENFÂL-23: Ve lev alimallâhu fî him hayren le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûne(mu'ridûn).                                                                                                        Ve Allah, onların (akıl etmeyen sağır ve dilsizlerin) içinde hayır olduğunu bilse (görse) elbette onlara işittirirdi. Ve onlara işittirse bile (onlar), mutlaka dönerlerdi ve onlar yüz çevirenlerdir.

          Allah’a ulaşmayı dilemekten men edenler, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmeye çalışıyorlar. Allah’a ulaşmak diye bir şey yok, insanın ruhu çıkınca insan ölür diyenler, kendilerinde hayır olmayanlardır. Allah’a ulaşmaktan men eden bu kâfirler istemeseler de, Allah nurunu tamamlayacaktır.

Allah razı olsun.

Burhan AKSU…

( Dünyadaki Fitne İslam Güneşinin Doğum Sancısıdır. başlıklı yazı mihrimah tarafından 4/1/2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.