DÜNYADAKİ
FİTNE İSLAM GÜNEŞİNİN DOĞUM SANCISIDIR.
61/SAFF-6: Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi
ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin
ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ
sihrun mubîn(mubînun).
Ve Meryemoğlu İsa (A.S) şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Muhakkak ki
ben, elimdeki Tevrat'ta olan her şeyi tasdik eden ve benden sonra gelecek, ismi
Ahmed olan Resul ile müjdeleyen, size (gönderilmiş) Allah'ın Resul'üyüm.” Fakat
onlara beyyineler (mucizeler, deliller) getirdiği zaman onlar: “Bu apaçık
sihirdir.” dediler.
61/SAFF-7: Ve men azlemu mimmenifterâ alallâhil kezibe ve huve yud’â
ilel islâm, vallâhu lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne). İslâm'a
(teslime) davet olunurken, Allah'a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kim
vardır? Ve Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.
İslâm'a davet, teslime davettir. Yani
sırasıyla ruhu, vechi (fizik vücudu), nefsi ve iradeyi Allah'a teslime
davettir. Bu davet her kademede mutluluk ve huzurun artışını ifade eder. En
büyük mutluluk iradenin tesliminden sonra yaşanır. Bütün teslimler tamamlanmış,
nefsin bütün afetleri yok olmuş, nefs ayrıca 19 mertebe müzeyyen olmuştur.
Kişiye yerlerin ve göklerin melekûtu tamamen gösterilmiş ve iradenin tesliminde
kişi Allah'ın vechini de görmüştür. Yani rü’yetullah olmuştur. Bu nokta,
mutlulukların tamamlandığı noktadır. "Allah'a ulaşmayı dile ki Allah, seni
Kendisine ulaştırsın", diye tebligat yapılan kişi Allah'a ulaşmayı
dilemezse, mutluluğun bütün kapılarını kapattığı için kendisine zulmetmiştir.
Allah, Kendisine ulaşmayı dilemeyen, bu sebeple zalim olan kişinin ruhunu
kendisine ulaştırmaz, yani hidayete erdirmez.
61/SAFF-8: Yurîdûne li utfiû nûrallâhi bi efvâhihim vallâhu mutimmu
nûrihî ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne).
Onlar, ağızları ile Allah'ın nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah,
kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlayacak olandır.
Allah'ın Kur'an’ındaki "İrcıî
ilâ rabbiki" (Rabbine rücu et, geri dön, geri dönerek ruhunu Allah'a
ulaştır) emrine riayet etmeyenler Allah'ın nurunu söndürmek isteyenlerdir.
Onlar: "Ruh vücuttan ayrılırsa insan ölür, çünkü insana hayat veren
ruhtur" diyenlerdir. Oysaki Allah, "yaratan da hayat veren de öldüren
de Allah'tır." buyuruyor.
61/SAFF-9: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li
yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muşrikû(muşrikûne).
Resul'ünü
hidayet ile ve (esasları unutulmuş olan) dinlerin hepsinin üzerine, izhar etmek
(açıklayıp doğrusunu ispat etmek) için, Hakk din (Allah'ın ezelî ve ebedî olan
dini) ile gönderen O'dur. Ve müşrikler, kerih görseler bile.
Mevcut olan dinlerin mensuplarına,
Hz. İbrahim'in hanif dîninin, hidayete erdiren hak din olduğunu, kâinatın tek
dîni olduğunu, 7 safha, 4 teslimden ibaret olduğunu, ezelî ve ebedî olduğunu
(Rum-30), bütün mukaddes kitaplarda (Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an’ı Kerim'de)
7 safha 4 teslimin farz kılındığını ve Hz. Musa ve O'na tâbî olanların, Hz. İsa
ve O'na tâbî olanların, Hz. Muhammed (S.A.V) ve O'na tâbî olanların 7 safha ve
4 teslimi yaşadıklarının yer aldığını ve hepsinin şeriatlerinin tek bir şeriat
olduğunu (Şura-13) anlatacak ve 3 kitaptaki ayetlerle ispat edecek olan bir
Resul'ün geleceğini ve dinler arası diyaloğu kuracağını ve Allah'a ulaşmayı
dilemedikleri için şirkte kalanların (Rum-31) O'nun söylediklerini kerih
göreceklerini bu ayet açık ve net bir şekilde ifade etmektedir.
İslam âleminin şu an çektikleri altın
çağın doğum sancılarıdır. Peygamberimiz buyuruyorlar ki, her devirde beni
temsil eden 1 kişi, Hz. İsa’yı temsil eden 3 kişi, Hz. Musa’yı temsil eden 7
kişi, Hz. İbrahim’i temsil eden 40 kişi vardır. Bunlar Allah’a ulaşmayı
dilemeye davet ediyorlar.
“ŞAM ehli helak olduğunda Ümmetimde
hayır kalmaz” buyuruyor Peygamber Efendimiz…
2/BAKARA-134: Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ
kesebtum, ve lâ tus’elûne ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
İşte onlar bir ümmetti ki geldi, geçti. Onların kazandığı şeyler
kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Onların yapmış olduklarından size
sorulmaz (siz sorumlu değilsiniz).
Doğumdan ölüme kadar geçen devrede
insanın her saniyesi derecat kazanmakla veya kaybetmekle geçer. Birtakım
insanlar derler ki: "Ben şu anda ibadet etmiyorum, derecat kazanmıyorum.
Kimseye bir kötülük de yapmıyorum, derecat da kaybetmiyorum." Ama
yanılırlar. Eğer insanlar zikretmiyorlarsa derecat kaybederler. İnsan her an
Allah'ı zikretmekle mükelleftir. Bu Allahütealâ tarafından farz kılınmıştır. Ya
Allah'ı zikrederek derecat kazanmak ya da zikretmeyerek derecat kaybetmek söz
konusudur. Hayatın her saniyesi Allahütealâ tarafından ölçülmüş, biçilmiştir.
"Ne derecat kazanırım
ne de kaybederim" gibi bir ifade, hiçbir zaman Allah'ın kanunlarında
yoktur. Ya kazanılır ya da kaybedilir.
ŞİMDİ O ESKİLERİN
GELİP ŞAMDAKİ SAVAŞI DURDURMALARI MÜMKÜN MÜDÜR?
3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve
tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev
addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe
alîmun bi zâtis sudûr(sudûri). İşte siz (mü'minler)
böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın
tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca "biz îmân ettik"
dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını
ısırdılar. De ki: "Öfkenizden ölün. "Muhakkak ki Allah, sinelerde
olanı en iyi bilendir.
İşte bu devirde Allah’a ulaşmayı
dileyen ve mürşidine tabi olarak nefis tezkiyesi yapan Devrin İmamının Sancağı
Altında toplanacak Kur’an’ın tamamını yaşayan Müslümanlar ancak dünyadaki
yangını söndürebilir ve zulmün önüne geçebilirler.
8/ENFÂL-23:
Ve lev alimallâhu fî him hayren le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum
mu'ridûne(mu'ridûn). Ve
Allah, onların (akıl etmeyen sağır ve dilsizlerin) içinde hayır olduğunu bilse
(görse) elbette onlara işittirirdi. Ve onlara işittirse bile (onlar), mutlaka
dönerlerdi ve onlar yüz çevirenlerdir.
Allah’a ulaşmayı dilemekten men
edenler, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmeye çalışıyorlar. Allah’a ulaşmak
diye bir şey yok, insanın ruhu çıkınca insan ölür diyenler, kendilerinde hayır
olmayanlardır. Allah’a ulaşmaktan men eden bu kâfirler istemeseler de, Allah
nurunu tamamlayacaktır.
Allah razı
olsun.
Burhan AKSU…