Serbest Kürsü / Mektup

Eklenme Tarihi : 15.01.2010
Okunma Sayısı : 1597
Yorum Sayısı : 0









Tarih:07 Aralık 2008 Pazar 20:03:05
RE:RE:RE:RE:RE:RE:RE:merhaba.

Sevgili Safiye,
Arefen ve bayramın mübarek olsun.
Bak sana bir süprizim var..

Esradan sana hitaben yazılmış bir mektup var.Yayınlanma gününe bu mektubu bırakamam.Ondan ve benden sana bayram hediyesi olarak kabul et.
Biz seni çok seviyoruz.Çoooooooook,çoktan da çok seviyoruz.

Bayram sabahı kendine bir Türk Kahvesi yap,benim adıma, kendine hediye et..Gözlerinden öptüğümü düşün.Benim gözlerim şu anda doldu,seninle o kahveyi içerken ödeşelim...Annene babana kardeşlerine birer fatiha okuduktan sonra,otur,birlikte içiyormuşuz gibi iç, o kahveyi.Ben de burada aynı şeyi yapacağım.
Sağ ve selamette ol...Nice bayramlara..

Tarih:07 Aralık 2008 Pazar 19:18:48
RE:RE:selamen selame hocam


okudum Safiye ile mektuplarınızı hocam, ağlarken ne kadar okunursa öyle okudum işte...



Ahhh kardeşim, Safiye´m… Daha en başta… İlk seni öğrenmeye başladığım anda hıçkırıklara boğuldum, cesaret edemedim okumaya yazdıklarının devamını… Ağladım, çok ağladım hem de… Hem kendime hem sana ağladım hıçkıra hıçkıra… Hatasız kul olmazdı kardeşim ve biz de hatalıydık… Bir kere battık diye, bir kere yanlış yaptık diye unutmayı seçmiştik… Ama unuturken, daha çok saplandığımızı daha çok battığımızı da unutmuştuk… Sadece anlık yaşarken ne kadar da acı çekiyorduk… Ama kimse bilmedi… Karşımızdaki bilmedi ki bizi… Dinlemedi ki oturup… Onun için tek düşünce zevkti, sefaydı… Ama biz kurtulmak istiyorduk, Allah a yakın olmak istiyorduk… Allah´ı özlüyorduk… O´nun ahlakıyla ahlaklanmak, Peygambere layık ümmet olmak istiyorduk… Ama utanıyorduk karşısına geçmekten…
Namaza layık olmadığımı düşünürdüm hep, kılmaya hakkım yok derdim de kendime acı çektirirdim… Az biraz huşu yakalar namaza sarılırdım da sımsıkı, her seferinde yine yine yine dibe batardım… Ama bu mücadelelerimi bilmezdi kimseler… Kimsecikler bilmezdi… Ara sıra çok darlandığımda ağlaya ağlaya yazardım da hacı âli´ye neye ağladığımı bilmeden dindirirdi gözümdeki yaşları… Allah´tan olduğunu bilirdim… Çünkü başka dinleyen yoktu ki… Başka yardım eden yoktu Allah´tan… Kim vardı çevremde beni dinleyecek… Tektim… Yalnız… Evde bir odaya kapanır saatlerce ağlardım, ama kalkıp Allah´ın huzuruna çıkamazdım… Ama bir çıksaydım, düzelecekti her şey biliyordum…
Ama hem hata işleyip her seferinde yüzsüz yüzsüz nasıl çıkacaktım Allah´ın huzuruna… Nasıl el bağlayacak, geldim kapına diyecektim… Cesaretim yoktu… Hem de hiç… Kendime ne güvenim vardı ne cesaretim… Battıkça batıyordum ama çıkmak da istiyordum… Duam gözyaşlarımdı, gönlümde sessiz sessiz haykırışlarımdı… Allah´ı hala düşünüyor olduğum için biraz huzur geliyordu ama yine aynı gün yaptıklarımdan dolayı gidiyordu…
Ama sen kurtuldun işte elhamdülillah, kurtuluşun duan oldu, Peygamberimiz Allah´ımız yardım etti… Şimdi sana sevinçten ağlarken kendime de pişmanlıktan ağlıyorum… Kıskanmaksa adı, evet kıskanıyorum… Hem de bu güne kadar kimseyi kıskanmamışken, seni kıskanıyorum… Allah´a bu kadar çabuk yaklaşmanı, Allah tarafından bu kadar sevilmeni… Senin gibi olsa sonum, huzur dolsam, sevinçten saatlerce ağlasam… Görsem de Peygamberimi ağlasam ağlasam ağlasam… Ama şükrüm hep bende… İkimiz için… Allah ne kadar da merhametli di mi… ne kadar da Büyük, Yüce, Ulu… Biz bir adım gittik de o bize kaç adım geldi… Hem de bu kadar battık demişken…
Hani ensemizden yakalanmış olduğumuza yaşayarak, gerçekten görerek inandık… Başıboş olmadığımıza… Ve bu yaşadıklarımızın da bir hayrı olduğuna görerek inandık… Bak kavuştun Rabbine… Mutlusun, huzurlu… Haberini alıyorum hep… Ben de onun sancısı içindeyim… Mutlu olmanın, huzuru yakalamanın sancısı içindeyim… Ağladığıma bakma sen… Huzurluyum, hiç olmadığım kadar… Ama içimi de anlarsın sen… Zihnimin nasıl da yorulduğunu bilirsin… O yorgunluk hakim üzerimde… Bitkinim biraz… Bitkin… Olaylara tepkisiz gibi… Ama yoo hiç olmadığım kadar olayların içindeyim… Asıl şimdi ben ben´im… olayları düşünen, yaşananlarda bir tecelli olduğunu bilen ve ne olduğunu anlamaya çalışan bir kızım şimdi… Şu yaşıma kadar ne kadar boş gelmişsem, şu andan sonrasında o kadar çok dolduracağım gönlümü… Ben değil, Rabbim dolduruyor, yardım ediyor… Gün bile turuncusuyla başka gülümsüyor gözüme… Bir bebeğin başını okşadığımda gözlerindeki o ışığın nereden Kimden geldiğini ve ne için geldiğini biliyorum… Allah´tan geldi ve bize yine Allah´ı hatırlatıyor o ışıklar… İşte ümidim bu kadar çok bende ama dedim ya tepkisiz gibiyim, bunu da en kısa zamanda aşacağım biliyorum…
Ben senin kadar şanslı mıyım bilmiyorum, ben farkında da değildim çoğu şeyin… Farkına varmam şu bir ay içinde oldu… Rabbi zidni ilmi derken gönlüm, bakışlarım duruşum değişti de geçmişimle yüzleştim… Canım bir ay içinde hiç olmadığı kadar çok acıdı, yaram çoookk kanadı… Ama bu acı çekmelerim canımın acıması Allah içindi bu sefer… Kendime bilerek acı çektirmeme, sağa sola vurmama, duvarlara tekme atmama gerek kalmamıştı bu sefer… Kendi kendime bilerek acı çektirmeme gerek kalmamıştı… Allah´a her yaklaştığımda geçmiş hatalarımla yüzleşmem enn büyükkkk, çoooookkkk büyük acıydı benim için zaten… Ve o acıların kaynağını, yaramın kökünü bulduk da attık onu bedenden, candan… Şimdi de yarayı sarıyoruz işte… Eskisi kadar acımıyor ama… Tek ne zaman acıyor biliyor musun, Peygamberimi görmek istediğimde… Ümitle korku arasında en çokkk acıyor… Utanmakla, başarmanın mutluluğu aynı anda olduğunda çooookkk acıyor… Ama bırak acısın… Hamdım, pişmem gerek, değil mi?
Şimdi gel yanıma da, beraber sarılıp ağlayalım kardeşim, Safiye´m
( Hükümsüz Fahişe Safiye21 Bak Sana Bir Süprizim Var başlıklı yazı HaciAli Bayram tarafından 15.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.