**  Hiç görmeden , duymadan sevmek ve sevilmek. Bir sinyal bir yazgı gibi sanki. Vardır şu an izahsız bir hikmeti.

** Ne çok şeyim kalmış sende. En çokta ahım, vahım ve eyvallahım

** Sukut etsin artık dört nala koşan düşünceler gece yarısı.

** Tabiat yanaklarında toplanıyor sen gülünce..

** Kar düşsün bembeyaz lapa lapa yüreğime... Üşütsün, ürpertsin tenimi.. Hadi gel sarıl, ısıt beni soluk soluğa nefesinle.. Buğular yükselsin ikimizden gökyüzüne.

** Şunum var, bunum var. O benim , şu benim... Ne bu afra tafra ? Unutma eser bir kasırga ; ne o , ne bu kalmaz elde. Hatta sen bile !

** Etrafımız münafıklarla dolu. Bakalım nereye gidecek bu işin sonu.

** Yorgunluk dolu özlemlerim yetim kaldı bu şehirde yine bir akşam üstü...

** Susarım bazen. Sadece sen duyasın diye...

** Kundakladım özlemlerimi ; sallıyorum ninnilerimle.

** Bana her baktığında martılar kanat çırpıyor gözlerinde ve çığlık çığlık konuyorlar yüreğime.

** Gittikçe gökyüzüne uzanan bir salıncakta gibiyim dalınca gözlerine.

** Gölgelerin serinliği var gözlerinde. İçim ferah ferah her baktığımda.

** Gel hadi karanlık ve gizeminle. Yakma ışıkları ve gir koynuma çırıl çıplak usulca... Bir nefesin bir dudakların tenimde gezinsin ve ürpereyim... Seninim... Ve çık git beni uykuya teslim ettiğinde... Bir kokun ve meçhulluğün kalsın yastığımda.

** Sinsi ve yılışık bir gizemin var ey gece !... Kimbilir nelere yataklık ve ortaklık yapıyorsun. Ama öyle ya kime ne !...

** Hafif bir esinti ve sessizlik çöktü bu şehre tıpkı nefesin ve sesin gibi

** Kısık bir sesle konuşur gibi gökyüzü.. Küskün ve sessiz martıların çığlıkları... Ne olmuş bu şehre gömülmüş sanki tenhalıklara... Esir düşmüş gibi günün yorgunluklarına.

** Avucumda gökyüzü var. Seni bekliyoruz ufka bakıp...

**Bulutlara bindirdim gökyüzünden... Sana dair özlemler rüzgarlarla sürükleniyor inceden süzülen yağmurlarla yine bu akşam üstü alnına değiyor.. Hissediyormusun ?

**Sana olan hasretim elinde avucunda; tutsana.

** Kıvırcık uzun saçlarının rüzgarlarda ki oynayışı kalçalarına inmişti genç kadının. Şimdi yürüyüşünde fırtınalar var her geçişinde caddelerden

,** Allah' ım seni bana zimmetlemiş. Şükrederim.

** Ağlaşıp durmayın martılarım. Gelin misafirim olun . İçelim çayımızı demlice yudum yudum.

** Beni ben eyler varlığın

** Tereddütler takılır ayağıma gün boyu. Onca pişmanlıklarımı çelmeler keşkelerimin soyu.

** Gözünün kahvesinden güneşler doğar baktığında; teselliler bırakır yüreğime.

** Taşıma yüreğime vedaları.

** Hoyratça ısırıldı dudak ve dul kaldı sevdaya hayat.

( Yaşam Heybemden - 55- başlıklı yazı KENAN KOÇ tarafından 13.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu