Senden Sonra
Senden Sonra
Bugün Anneler günü.
Çocuklarım dahil, anneleri sağ
olanlar için özel, güzel ve sevinçlerin perçinleştiği gün, bugün.
Annesi hayatta olmayanlar için üzüntülü günde benimse kolum kanadım
kırık.
Bilmem kaç yıldır beni bağrına basan,taa uzaklardan Nezam
deyip, gönül gözüyle öpüp koklayan,sarıp sarmalayan bir gönül, bir yürek
yok artık. O kıymetli Kıymet’im yok. Önceleri seneleri sayardım. Şimdi
saymayı da bıraktım artık.
Bırakıp gitmişsın ve hiç dönmeyeceksin nasılsa...
Hiç
bir sevgi birbirine benzemedi anne... Senin sevgin her daim bambaşka
sıcaklık, şevkat ve güven verendi bu dar-ı dünyada... Gece yarısı elinde
bir bardak sütle yanıma gelişin, elimdeki bir kitaba daldığım için
beni merak edişindeki o gözlerinden taşan kutsi sevgiyle şimdi ben; sana
dipsiz alemden bakıyorum anacığım. Hele bu gece yarısı duydun mu
sesimi?
Senden sonra anneler gününü hiç sevmiyorum, anne. Gün
senin günündü ve seninle kapandı bende ki kapı. Hani seni hiç bağ
bostandan alamazdık beriye ama ’ anneler günü’ geldiğinde evden dışarıya
tek adımını atmazdın. Beklerdin ki dünyanın öteki ucuna bile dağıttığın
bir düzine evlatların sıraya girecek seni o gününde yalnız
koymayacaklar, türlü hediye ve telefonlarla dahi olsun seni hep beraber
mutlu edecekler.
Seni nasıl sevmem annem. Sen benim nur yüzlüm,
eli toprak, sinesi gül kokan, dili baldan da ballı annem; sen benim
hayata baktığım en güzel güneş alan penceremdin.
Şimdi sensiz hayat tatsız, tuzsuz, ormanlar kuşsuz, kekiksiz, bahçem dikenli ve çiçeksiz.
Senden sonra yaşam bölük pörçük, takvimler ikilikten söz eder.
Senden
sonra umutlarım hep şüpheli gözüktü bana. Ardı yok arkası gelmez
yarınlar hep korkuttu gözümü. Eksikti renkler gözbebeklerimde.
Senden
sonra bulutlandı hep başım. Daha çok ıslandım sensiz çayırlıklarda,
hozanlarda, mısır bahçelerinde, çaylıklarda, fidanlıklarda. Ayaklarım
hep üşüdü annem. Biliyor musun, tutuklu dizlerim bile sana benzemiş.
Hatta senden devraldığım hastalıkların da.
Sağlığını hiç
düşünmezdin. ’Uyu biraz gündüzleri ’ derdim de, sen ise ’ uyursam
uyanamam daha, bana bu dünyada oturmak yazılmamış’ diye beni avuturdun,
benim cefakar, eli öpülesi annem. Çalışmalar senden bezmişti de sen
çalışmadan, didinmeden bezmemiştin.
Ah benim acılarını yüreğine
tuz ile basan eli nasırlı annem. Varlığın sessiz hikaye, ömrün çilene
şölen, gözlerin yoldaşımdı. En son babamın vefatına geldiğimde ayrılık
vaktı gece saat 2’de beni yola koyuşunda o, feri kaybolmuş gözlerine
baktığımda Hüda’dan gelen ayrılığı hissetmiş ve içimden ayaklarımın
dibine doğru kocaman aşılmaz heyelan kopmuştu. Durup geriye bakmış ve şu
geçmişti içimden..
’ Gözlerin doğuyor gecelerime’
Senden sonra annem gecelere sindi gözlenin şehlası....
Şimdi ise değil yokluğundaki varlığına, toprağına bile hasretim annem. Araya koyulan dağlar bir türlü yol vermedi bana...
Uzanıp en yüksek tepelere çıksam da bulamıyorum izini.
İşte yine sabırsız, biraz da efkarlandım. Sakın gizli gizli ağlama bana. Sensiz ne kadar iyi olunuyorsa o kadar iyiyim ben..
Senin kaderinden kaderime bir yol uzanmış sılaya..
Söyle diğer annelere ’Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.’
Seni yad ediyor, seni arıyorum.
K/öksüzlüğümü, sineni aç, göm artık...
Nezahat YILDIZ KAYA
(
Senden Sonra başlıklı yazı
Nezahat KAYA tarafından
8.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.