Elbet bir gün
Bir gün, uzak yalnızlıklar çalacaktır kapımı
Göze görünmeyen bir can
Saracaktır sürgündeki aşk yaramı!
Bir gün, aydınlıkta
yürümeye korkan düşlerim
Karanlığı seçecektir emeklemek için
Nazik parmaklarına alıştığım meltem
Keskin bir bıçak sırtı gibi
Acıtarak geçecektir tenimden
Kanatarak umutlarımı
Yakacaktır bedenimi yeniden...
Ölüm! Ölüm mü?
Boynu bükük, suskun
suskun bakacaktır yüzüme
Çıplak bir sonbahar ağacı utangaçlığındaki ruhumsa
Mahcup duruşuyla yakacaktır akıl kandillerini
Yeniden, hep yeniden...
Biliyorum her dönemde,
Parlak ışık sunmayacaktır tutkularıma güneş
Bazen de gök kubbeye çakılan iri başlı çivilerle
Aydınlanacaktır bu daracık hapishanem!..
Ama bir gün;
İnanıyorum ki, bir umut görürse bu gözler ardı sıra yürüyen
Yıllanmış şarap misali taşacaktır mahzeninden
Sayısız aşk şarkıları toplayacaktır akan suyun
üstünden
Ve haykıracaktır yeniden: "Gönül Ferman
Dinlemez"...
Yeni doğan bir günle; çok uzaklarda,
Bir kaya dibinde yeniden doğacaktır bu can!
Yeniden gebe kalacaktır binlerce çiçeğe bu yürek
Ve gizli bir elle, binlerce tohum salınacaktır
gönüllere
Kendi umutlarında yeşeren,
Kendi gülüşlerinde açan...
Evet bulutlar dağıldı,
Dalgalar sakin,
Umutsuzluk iskele dibinde
Doğa,
Doğa ki, yeni bir dünya için
Aydınlıkla yıkanıyor...
10.06.2008