Usulca dokunsam uzayıp giden sessizliğe
Rüzgarı durdurup, ben başlasam esmeye
Kimseler görmeden alsam seni de yanıma, 
Sürüklensek birlikte uçsuz bucaksız diyarlara...

Ve sonra;
Bir veda busesi kondursak yalnızlığın alnına
Ve bu aldatılmış yalnızlıkla
Komşu olsak kıyısız deryalara... 

Yaslasak sırtımızı haşin dalgaların kamburuna
Ellerimiz kenetli,
Devirsek suları en derin yerinden
Yalvarsak, yakarsak Tanrı'ya
Af dilesek günahsız yüreğimizle...

Ve sonra;
Yokla yok, varla var olsak
Yıldızların ışığında kaybolsak
Sonra, kendimizden büyük gölgeler bulsak,
Saklansak içine kimseler görmeden...

Ve sonra;
Birlikte haykırsak gerçeği,
Desek ki: 
Gecelerde değil,
Gündüzlerdedir asıl karanlık ey insanoğlu!
Duyduğuna değil, gözünün gördüğüne inan
Yalana meyledip, gerçeği kalbinden vurma!
Gerçek baş tacın olsun
Yarım bilgilerle kimseyi yakma!..

Hayatın rengi mavi, karaya boyama!..
Boyama ki;
Güneş doğmaktan vazgeçmesin
Göğünde sancıyla kıvranırken bulut... 


30 Ağustos 2013/ANKARA
( Karanlığın Gizi başlıklı yazı Jolie tarafından 15.03.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.