SIRA
KİMDE
Bir
zamanlar AKP ordu millet vekilini fındıkçıların
elinden zor kurtarmışlardı. Devlet fiskobirliğin karşısına TOPRAK mahsulleri ofisini dikmiş,
T.M.O.
düşük fiyattan peşin
alacak fındığı. Fiskobirliğin ise
daha geçen seneden
ödenmemiş borçları duruyor . Eski borçlara
ödeme planı uygulayıp
yeni mahsule yüksek
fiyat veriyorlar. Güney
doğuda fıstıkçılar, Egede
İncirciler, hangi üretici bir bakan yakalasa ürettiği malı gösterip
“aha bunun fiyatın
açıklayın yoksaaa….” diyor.
Havuçcular havucu gösterip “aha
bu havucu….” Diyorlar. Birazcık kar yağdı her taraf allak
bullak oldu..Nedeni gayet basit sen karayollarındaki temizleme ve yol açma
işlerini yandaş taşeronlara vereceksin,
10 cm yağan karda araçlar yollarda kalıp üç gün yol kapanacak taşeronların yol
açma kar temizleme araçları olmayacak ve
karayollarının makineleri garajlarda yatacak.. Zaten taşeronluk furyası almış yürümüş. İtfaiye, elektrik, doğalgaz,
temizlik, otoyol, köprüler, aklınıza ne
gelirse her yerde taşeron..
Devletin başı
portakal ile de dertte.
Portakallarımız elimizde kaldı
diyen üreticiye altın portakal değil ki, portakalınız elinizde
kalmasın diyerek altın portakal film
festivalinin açılışına katılan yetkililere Türkiye’nin dört
bir tarafından seslenen
üreticiler iktidar mensubu
kişilerin yolunu bekliyorlardı. Bekliyorlar ki “aha bu karpuzu,
aha bu cevizi, aha
bu inciri, buğdayı, eriği, salatalığı ayvayı….” Diyebilsinler.
Fındıkçının elinden zor kurtulan
bakanın baktığı halde bunları
görememesi normal. “Bu zavallı
ve basit insanların başvuracağı yöntem”
demiş kendisine gösterilen şiddete. Büyüyen Türkiye’de aç
insanların feryatlarının
birer halkası bu insanlar. Türkiye’nin büyümesini
kendi büyümelerine endeksleyenler yoksul insanların
tükenmesini, küçülmesini küçüldükleri içinde göremiyorlar.
Irakta Saddam Hüseyin’in heykeline hınçlarından ayakkabı
fırlatılması daha
sonra moda oldu. Başkan
Buş’a da ayakkabı fırlatılmasından sonra
zamanımızda da Kılıçtaroğlu’nada
ayakkabı fırlatılarak
ayakkabı fırlatma modasının devam ettiği görülmektedir.
Zavallı garibanlardan ayakkabı fırlatamayanlar,
baktılar ki pabuç pahalı
en iyisi ve ucuzu yumurta atmak diyerek
yumurta atmaya kadar
vardı işin ucu. Evine ekmek götüremeyenlerin en
kolay ve ucuz
protesto malzemesi olunca
yumurta fiyatlarında yükselme
oldu. Olan gene halka
oldu yumurta fiyatları
aldı başını gitti.
Efendim evvelden de insanlar
kasa fırlatırlardı. Çatıya çıkarlardı köprüye çıkarlardı. Herkes birbirinin
siyasi çizgisine bakıp “ benim
idaremden halk memnun
bir şey atmıyor” diye halkın
içinde rahat gezeceğini sandılar. Başımızdakiler şimdi aldandıklarının farkına
vardılar. Artık bu
atma işi de
örgütlenir oldu. “Hadi arkadaşlar
bugün filanca bakan
filanca yerde konuşacak
yumurtalarınızı alın bugün
oradayız” dendi ve
gençler iktidar demeden muhalefet demeden
yumurta attılar.
Şimdi bir hırsızlık yolsuzluk furyası başladı. Dört bakan
yargıda aklandı, mecliste aklandı ve
yüce divana gönderilemedi. Peki milletin vicdanında nasıl aklanacaklar.
Halkın arasına nasıl çıkacaklar. Halkın
şimdiki iktidara göstereceği nesneler ve söylemler o kadar
çoğaldı ki bunlar halkın arasında nasıl dolaşacaklar merak ediyorum. Hırsız vaaaaar diye bağıran
olmayacak mı? Saat kaç diye soran olmayacak mı?
Saatı kaça aldın diye sormayacak mı? Millet ayakkabı kutusu, çikolata kutusu,
göstermeyecek mi? Kasa göstermeyecek mi? Bütün bunları göstermenin ve sormanın
suç sayıldığı ülkede demokrasi var
sayılır mı? Bütün bunların suç sayıldığı ülkelerdeki liderler yerlerinde
duruyorlar mı? Şimdi sıra kimde acaba diye
sormaktan kendini alamıyor insan
Ahmet Canbaba