1 Vasiyet

Ben ölünce!

 

Sen ölünce ne olacak sanki, dediğinizi duyar gibiyim.

Doğru. Kim benim dirimi anladı ki ölümü anlayacak. Zaten benim söyleyeceklerimin de bir temenniden öteye geçmeyeceğini biliyorum.  Olsun, bilin yine de içimin kabuk tutmayan yarasını.

Artık merhem olamazsanız bile.

 

Hayatım  lafla, sözle geçti. Haa, laf dediysem benim lafım değil tabi. Benim sözüm hiç kimseye geçmedi ki, kendi nefsime bile. Söz dediğim, dedikodu, gıybet, iftira. Sahibi belli o kadar çok söz geldi ki kulağıma. Yine de canınız sağ olsun dedim, önemli değil.

Sizin canınız sağ, ama ben öldüm. Hadi o da önemli değil. Ama dürüst olun biraz!

Hoca “Nasıl bilirdiniz” dediği zaman, sıralayın arkamdan söylediğiniz sözleri. Biraz da önümde söyleyin yahu!. Ama sizde o cesarette yok biliyorum. “İyiydi, temiz adamdı” rahmetli diyeceksiniz.

Dirimi kirlettiniz, Ölüme temiz deseniz ne çıkar. Beni yaşamaktan bıktırdınız, hayattan bezdirdiniz.

Kim mi? Kim olduğunu söylemesem de olur. O zaten kendini biliyor!

 

Sözleriniz hançer gibi saplandı yüreğime, yetmedi lime lime ettiniz, yetmedi ateşlerde dağladınız sinemi, sonunda küle çevirdiniz beni.

Eee. Şimdi öldüm, dirime yaptığınızı ölüme de yapın, toprağa gömmeyin, yakın beni desem. Olur mu öyle şey diyeceksiniz. Yahu  benim ölüm ne kadar kıymetliymiş. Bilseydim bu kadar değer vereceğinizi daha erken ölürdüm!.

 

Dedim ya anlamadınız beni diye. Tam da ümidimi kesmişken anlaşılmıyorum diye, karşıma biri çıktı. Dostum oldu, can dostum oldu. Sırrım oldu, sırdaşım oldu. Onunla paylaştım hayatımı. Gerçi o da benim gibi, beni çözebilmiş değil, ama, o beni çözerse bende kendimi çözerim belki!

Kim mi  o beni anlayan? Dedim ya sırrım diye. Söylemesem de olur. O zaten kendini biliyor.

 

Ama siz var ya siz!.  Ezdiniz beni, ayaklarınızın altında çiğnediniz bedenimi . Diriyken ayaklarınızın altındaydım, Şimdi niye omuzlarınızda taşıyorsunuz beni? Ölmemi bekliyordunuz değil mi? Erdiniz muradınıza nihayet.

Hadi hadi sallayın beni mezara, alışığım ben zaten yalnızlığa. Ne olacak ki bana. Hep canım deyip sarıldıklarım yılan olup ısırdı beni. Alışığım ben yılana çıyana, bi şey olmaz bana.

Hem ben orada yalnız değilim ki. Benim çok sevdiğim, Onun da beni sevdiğini bildiğim biri var.

Size karşı hatam olmadığı halde, bana hatalı davrandınız. Size isyan etmediğim halde, beni isyan noktasına getirdiniz. İtaat ettiğim halde bile beni sevmediniz.

Ama. Hatamı yüzüme vurmayan, asiliğimi bile af eden, itaat etmediğim halde bile beni seven biri var her zaman. Ben zaten hayatım boyunca hep ona güvendim.

O kim mi? Onu söylememe gerek yok ki. O’nu zaten kâinat biliyor!

 

Rahatlayın artık, ben yokum. Sağken ağlanacak halime gülüyordunuz, şimdi gülünecek halime ağlamayın. Kurtuldum dünyanın çirkefinden, göz yaşı dökmeyin peşimden. Gülün arkamdan her zaman yaptığınız gibi. Bunu da yapmayacaksınız, biliyorum, her zamanki gibi sözümü dinlemeyeceksiniz. Zaten benim söyleyeceklerimin bir temenniden öteye geçmeyeceğini söylemiştim.

Bari bundan sonra, insanın ölüsüne gösterdiğiniz saygıyı-ilgiyi dirisine gösterin.

Gördünüz işte, hiç de zor bir şey değilmiş insana değer vermek...

Neyse! Dirim  başınızı ağrıtmadı, ölümde ağrıtmasın.

Ben size hakkımı helal ettim

Siz de bana helal edin,


Ben ölünce!...





15 MAYIS 2006 



( Vasiyet başlıklı yazı Mustafa Sade tarafından 10.01.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.